Lavinya Dergisi

HER ŞEYİN FAZLASI ZARAR
Osman YAVAN

İnanıyorum ‘‘ Elbet Bir Gün! ’’ İnsan dünya’ da ne için var olduğunu anlayacak…

“Her şeyin fazlası zarar verir. Hatta iyiliğin bile…” “La Edri” Günümüzün ve çağımızın en büyük hastalıklarından olan “her şeyin fazlasını” yapmak resmen damarlarımızda gezen kan gibi bir hal aldı. Sanki vücudumuzun bir uzvu veya organı gibi bedenimize, ruhumuza yerleşti. İnsanlığın içerisinde yaşıyor, can buluyor, engellenmesi güç olan bir virüs gibi adeta. Herhangi bir konuda sınırsızca davranmak, aşırıya kaçmak veya abartmak son derece ciddi ve tehlikeli olmakla birlikte insanlığın büyük bir sorun ile karşı karşıya olduğunu göstermektedir. Kaçınılmaz son açık ve net zaten. Sonu her zaman hüsran ile neticeleniyor. Hani bir söz var ya “her şeyin fazlası zarar” diye şu an tamda bu durumdayız. Peki her şeyin fazlası zararda bu her şey nedir veya nelerdir? Hayatımızın her alanında farklı farklı insanlar ve topluluklar ile karşılarız çünkü dünya tüm insanlığın ortak yaşam alanıdır. Tanıdığımız her insana haddinden ve gereğinden fazla aşk, sevgi, muhabbet, dostluk beslemek, fazla sevinmek, fazla üzülmek, fazla uyumak, fazla yemek vs. gibi örnekler silsilesi uzayıp gider. Peki, her şeyin fazlası zarar da azı zarar değil mi? Elbette azıda zarardır fakat büyüklerin deyimi ile şu üç günlük dünyada fazlasını yaşamakta, azını yaşamakta zararlıdır. Bu yüzden üç günlük dünya da her şeyi hak ettiği kadar, sınırları çerçevesinde ve orta yolunda yaşamak mükemmel olacaktır. Çok anlamlı ve manidar bir söz okumuştum… “Fazla üsteledik bazı şeyler için, fazla kıymet verdik… Çok önemsedi insanlar kendilerini! Orada yanlış yaptık..! Önemsedikçe yitirdiğim insanlar var…” Günümüz hastalığı maalesef her insanın şikâyet ettiği fakat yapmaktan vazgeçmediği vazgeçemediği bir konu. Peki, yetmez mi artık insanlığın her gün yeni bir hastalık çıkartması, her gün yeni hastalıklarla sabaha “günaydın” demesi? Yeter ama dünya bu insanlar hiç vazgeçer mi kötü olma sevdasından? Vazgeçmez elbette anladık ama bu insanlığa ihanet değil mi? Kul hakkı değil mi? Güneşin doğuşu ve batışı gibi kötülüğü kendisine ahlak edinmiş insanlar vazgeçer mi hiç? Ay çiçeği gibi güneş nereden doğarsa oraya yönelmekten bıkmandın mı ey insan? Anla işte anla! İyiliğinde kötülüğünde fazlası zarar. Maalesef ne eksik ne fazla insan dayanamıyor bazen diyor ki hani ben yapayım, ben insanlığı değiştirecek kişi olayım uzatıyor elini fakat unutuyor ki karşısındakilerde birer insan. Nankörlüğü de kötülüğü de hayatına entegre etmiş bir insandan daha tehlikeli ne olabilir? Bırakamıyorlar, vazgeçemiyorlar sevgisi fazla olan insanları kullanmaktan. Sanki iliklerine işlemiş bedeninin bir parçası olmuş resmen. Fazla ilgi, değer, kıymet, güler yüz gösteren insanların iyilik ve güzelliklerini suiistimal etmekten vazgeçmiyorlar. Onlar vazgeçmediği gibi her şeyin fazlasını yapmaktan iyi insanlarda vazgeçmiyor. Canı yansa da kalbi kırılsa da vazgeçmiyor. Bırakın artık insanlar bir şeylerin fazlasını yapmayı kendinizden ödün vermeyi bırakın artık insanlar! Hayatınızda fazla her ne varsa atın çöpe gitsin. Fazla güvenmek, inanmak, umursamak, iyi niyet, hayal, insan vs. gibi size zarar veren fazla ne varsa çıkartın hayatınızdan. Zararın neresinden dönersek kardır elbette. Fakat yazımı farklı bir bakış açısı ile sonlandırmak istiyorum. Evet, her şeyin fazlası zarar dedik ama karşımızdaki insanın karakterine göre değişkenlik gösterebilir. Yerini bilen, nerede nasıl davranması gerektiğin bilen insana saygının, değerin, muhabbetin, aşkın fazlası zarar değildir. Yani hak edene hak ettiği gibi davranmak insanın dünyasını güzelleştirir ve aydınlatır. Ama sevgide, aşkta, ilgide anlayana, kıymetini bilende daha güzel durur…