Lavinya Dergisi

CEVİZ KURDU
Nurten K. TOSUN

Rakamlardan öykülere yolculuk. Kalem, kağıt, düş ve pamuk şeker eşliğinde...

Mini mini aç ve cılız bir ceviz kurdu; nihayet ceviz kabuğunda delik açmış. Sabırsızlıkla içeri süzülmüş. Mutlu olmuş. Emeline ulaşmış. Derya bulmuş, kral olmuş. Bütün hırsıyla yemeye başlamış. Doymuş ama durmamış. Yedikçe yemiş. Nefes almamış! Hiç bıkmamış. Epey büyümüş, büyüdükçe şişmanlamış. Yine yemiş, daha fazla yemiş. Zaman geçmiş. Bir bakmış, cevizin içi boşalmış. Bedenininse hareketleri yavaşlamış. Artık yiyecek bir şey bulamayınca yine aç kalmış. Onca günün sonunda hareket kabiliyeti azalmış. Çıkması gerektiğini en sonunda anlamış. Krallık sonlamış ama önünde kocaman bir engel varmış. Büyüyen karnı açtığı delikten çıkmasına engel olmuş. Kendi de bilmiş ki içi boşalan ceviz sertleşerek kurumuş. Deliği genişletmek imkânsız gibi dururmuş. Çıkamazsa ölecekmiş. Yaşamak için tek çaresi varmış. Elbette eski haline dönmek tek şansıymış. Nihayet aç günler geçirmiş. Zorlanmış, ağlamış, sızlanmış. Sonunda başarmış. Veyahut öyle sanmış. Dışarı çıkmış çıkmasına ama artık hayata tutunamayacak kadar yorgun, halsiz, hasta ve yalnızmış. Üstelik mevsimler geçmiş. Bahar, Yaz kaçmış. Zaten ceviz kurdu dediğinin ömrü ne kadarmış? Eline bitik bir beden ve Kış kalmış. Düşündükçe pişman olmuş, pişman oldukça hayıflanmış. Keşke cevize ilk girdiğinde ihtiyacı olanı alıp çıksaymış. Doymamak ne kadar da zararlıymış. Ceviz kurdu belki kışa varmış. Diğer bir seçenek hiç varamayacakmış. Peki! İnsanoğlu dediğinin hikâyesi çok mu farklıymış? Para, mal, mülk, hırs, iş, israf derken ceviz kurdundan niye ders almamış? Sevdiklerine ne kadar zaman ayırmış? Kaç soluk nefeslenmiş? Hangi çiçekleri koklamış? Zaman cevherinin kaç yaşında farkına varmış? Sağlıklı kalmanın değerini vaktinde mi anlamış? Hırsın bedenine galip gelmesine engel mi olamamış? Aşkı kaçı tatmış? Dört mevsimin ne kadar tadına varmış? En güzel günlerini ne uğruna harcamış? Kimlere öfkelenmiş, ne uğruna kaç kalbi harcamış? Kurdun cevize yaptığı gibi; dünyayı nasıl kanatmış? Su kaynakları, açlık, denizler, iklim, tüketim çılgınlığı, savaşlar, nükleer silahlar. Dünya da bu gidişle kuruyacakmış. İnsan dediğin nimetlere hiç saygı duymamış. Tıpkı ceviz kurdu gibi nefsi doymamış. Yemiş, çalışmış, kaçırmış, tüketmiş, aşkı tatmamış. Hep sonraya ertelemiş hayatı ama sonunda vakti kalmamış. İş işten geçtiğinde o da yorgun, halsiz, hasta ve yalnızmış. Yaşadığı bencil, gergin ve anlayışsız hayat düşünülürse yalnız olmayanlar şanslıymış. İnsanoğlu belki akıllanmış. Diğer bir seçenek hiç akıllanamayacakmış.