Lavinya Dergisi

ERKEK Mİ YOKSA ÖTEKİ Mİ
Gülşen SARIGÖL

"Yazdığın her harf,yazabildiğin her kelam ölümün elinden kurtardığın serçe kuşudur ve serçe telaşlı değilse öldü demektir"...diyerek kalemini kağıtla buluşturmuş milyonlarca insandan sadece bir tanesiyim...

Erkek mi Yoksa Öteki mi? Kadının ayakları yerden kesilmiş, kadın mutlu , kadın çok mutlu, içinde sevinç çığlıkları ama kısık ama yalnız kendinin duyduğu, kadın mahçup, kadın korkuyor... Evet bir bebeği olacak kadının ama nasıl karşılanacak bu eşi tarafından,ailesi sonra çevre?... " Hele de erkek adamın erkek çocuğu olmazsa falan, nasıl sindirecek bunu adam? İkilemde kadın. İçini delip geçen düşünceler sevincini bastırıyor adeta. Eşi anlaylışıdır halbuki kız da olsa erkek de olsa "Benim evladım"der. Bir an bu düşünceye sarılıyor kucak dolusu.Unutuyor çünkü bir anlığına, eşinin beyin labirentlerine sinmiş toplum sesini.Kendine sakladığı bu sırrı açık ediyor sonra. Kimi çabucak sahipleniyor bunu,kimi dudak arası laf peşinde. Gerekli gereksiz herkes bir şeyler söyleme peşinde. Bebek erkek olsa sesler kısılacak lakin gün geliyor ki bebek kız. Yükseliyor sesler ... O kadar yükseliyor ki annesinin karnında istenmediğini hisseden bebek dünyaya gözlerini istenmediği yere gelmenin mahcubiyeti ile açıyor. İşte erkek 1, öteki 0. Yarış başladı. Kazanan belli lakin yarışmak da lazım. Gel zaman git zaman görüyoruz ki hayatın her deminde yarış halinde bizim Erkek ,Öteki ile. Geçen her gün öyle bir erkek yetiştiriyor ki, erkekliğini fiziksel gücüne borçlu olan. Öte yandan öyle ötekiler yetişiyor ki; sesleri içerlerinde volkan olmuş patlamış da dışlarında güneş parlatmışlar. Benim sesi kısık, gözleri iri, içi kara gece, dışı gülistan olan kadınım; sen anasın,sen teyzesin, sen bazen bir öğretmen,bazen bir doktor,bazen bir avukat ama sen her daim bir annesin. Doğurmuş olman da şart değil,sen insanlığın anasısın. Nasıl olur da unutursun kıymetini,nasıl olur da unutursun her erkeğin hayatta var oluşununun bir kadına bağlı olduğunu? Ah benim babam, amcam, eşim, dayım,dedem... Nasıl olur da size yüklenen rollerle nefes alırsınız böyle? Erkek olmak hayatın neresinde olursanız olun güçlü olmak diye diye nasıl heba edersiniz kendinizi bir ömür? Ağlamak kadar mükemmel ötesi bir eylemi nasıl olur da yasak edersiniz kendinize? Öteki de siz de insansınız, nasıl olur da unutturur bunu size bu sesi kısılası toplum? Nasıl olur da unutturursunuz kendinizi yine kendinize? İnsan olarak sadece ve sadece insan olarak vâr olmak yerine neden kadın erkek kimliklerinizin ardına saklanır da gölgede kalırsınız öyle? Çıkın aydınlığa güneşte kamaşsın gözleriniz,teniniz ısınsın, öyle ısınsın ki kalbinize sirayet etsin o sıcaklık. Benliğiniz kalsın geride, insanlığınız yürüsün tüm heybetiyle.İşte amcam, dayım,babam... Sizin insan heybetiniz öteki olmaktan çeker alır bizi,hatta size de yaşam katar, aşk katar, sevgi katar. Denemeye değmez mi? Ha annem, teyzem,halam...Var olduğunuzu, kıymetinizi, yerinizi bir erkeğe bağlamadan da yaşamanın mümkün olabileceği bir dünyadan sesleniyorum size,denemeye değmez mi?