Lavinya Dergisi
ANLAŞILMAMAYA ÖVGÜ“Susup içime döktüğüm cümlelere boğazımdan geçiş yok Parmak uçlarımla konuşuyorum, duyuyor musun?”
Sessizlik, gürültülü bir ölümdür… Bir insanın boğazıdır mezarlığı… Dudak payı diye bıraktığı boşlukta yudum yudum boğulup gider anlama bürünememiş sözler. Her yutkunuş toprağı olur o sözlerin. Gömülür de gömülür… Bir yas başlar vadesi erken dolmuş cümleler gömülürken boğazına. Canhıraş bir feryat kopar parmak ucundan. Sonu gelmeyecekmiş gibi bir telaş sarar her bir zerreyi. Acıyla bilenmiş parmaklar gece seferine çıkar, beyaz bir zeminde dörtnala… Duygular silsilesi eklenince uç uca, zapt eder o kimsenin bükemediği kale(mi)ni. O savaş işte böyle başlar… Anlaşılmadığı yerden darbe alır her insan. Anlaşılmadığı yerden kanar. İçine döktüğü her cümle keskinleşir de yine insanın içine batar… Dil susar, kalem yazar… Şimdi her yer mürekkep izi… Gecenin karanlığıyla yarışır gibi… Beyaz kâğıdın ahını taşımak ağır geliyor parmaklarıma, duaya duran ellerim titriyor… Anladım ki bu savaşın galibi yok. Beni anlamadılar… Ben de yazdım… Sığınarak affına… Sessizliğe gömülmüş cümlelerin ruhuna el-Fatiha…