Lavinya Dergisi

YÜZLEŞMENİN SEVİSİNDEN DOĞAN UMUT ÇİÇEĞİ
Burçin LAÇİN ALTAY

Ömrü ferahlatan mis kokulu sabahları duymak için, gerçek sevgiye ulaşmaktaydı hep umut.

İnsan bazen uzun bir boşluktur, kendi içine doğru büyüyen. Bu boşluk ne kadar büyürse insan o kadar derinleşir. Derinleştikçe içindeki katmanlarda biriken sahici hüzün, yakıcı keder, gülümseyen sevinç; bazen çocuksu mutluluğa bazen de kahreden dertlere dönüşünce yersiz sevdalarda rastlasan yerli zamanları bulmaya çalışan akreple yelkovan kovalamasında büyüyen gecelerin sessiz çığlıkları sarar örümcek ağı gibi içini... Nefessiz kalınan zamanların tercümesi zordur, boşluğu sadece hazin hislerle doldurmak dipsiz bir kuyuya atmak gibidir ruhu. İnsan; gece kuşları gecenin esaretinden mi özgürlüğünden mi uçar diye düşünürken uzun uzun bir bakışla aynadaki silik suretine; kendine uzak, kendini bulmaya çalışan çileli zamanları unutmuş öylesine bir boşlukta yürürken bulursa çıplak ayaklarını, bir üşüme tutar ömrü ellerinden başlayarak, kar buz kaplı yollarda... Sebepsiz rüzgârlar savururken ömrü, sabahlara inanan bir düşün içine hapsolmuş kar küresinde yalandan üşüyen ellerin düşlerini seven bir çocuk gezer kalbinde uçuşan umutlara mahkûm. Beklenmedik her zamanda peyda olan o umudun buzları eriten sıcaklığında karda açan bir çiçek gibi kokusu yayılır ömrün bozuk yollarına. Sonra aynadaki yüzde, bir gülümseme belirince silik suretin artan görünürlüğünde içindeki yolculuktan kaybolmadan çıkarak yalınayak gezmeye cesaret edebilir insan ve o en derindeki yerinden bir umut çiçeği açtırır belki de kalbinin en sıcak köşesinde. Aynadaki kendini sever, boşluklarının her katmanındaki sahici acıların kabullenişiyle yakaladığı huzurun güzide servetinde kendine bir şans daha verir belki, içindeki çiçeği aynadaki yansımasında bulmak için... Derin derin bakışında kendine; yalansız acıların, yalansız sevmelerin farkında bir tebessümle kendini kandıramaz artık insan. Riyasız tanıyınca kendini, sabahları kalbinde güneşi gören bir çiçek gibi büyümeye hevesli bir umut doğar. Tüm yüzleşmelerden sonra; inançlı ellerinde büyüyen mevsimleri yaşamaya hevesli gülüşünde son bulur yaşamanın o çekilmez ağrısı. Yüzleşmenin sevisinde akşamların hüznünü sevmek gibidir artık göğsünde taşıdığı umut çiçeği...