Lavinya Dergisi

OLSUN
Gülşen SARIGÖL

"Yazdığın her harf,yazabildiğin her kelam ölümün elinden kurtardığın serçe kuşudur ve serçe telaşlı değilse öldü demektir"...diyerek kalemini kağıtla buluşturmuş milyonlarca insandan sadece bir tanesiyim...

Güneş gibi ol, ışıkların sarsın yeryüzünü desem; yazın kavurucu sıcakların gelir aklıma, susarım. Su gibi ol, biricik ve aziz ol desem; yağmur altındaki şemsiyesiz el gelir aklıma, utanırım. Gece gibi ol, karanlığın örtsün tüm kötüleri, kötülükleri, kusurları desem; karanlığı fırsat bilen zalim gelir aklıma, korkarım. Toprak gibi ol, ne gelirse karşına iyi, kötü, güzel, çirkin... Hoşça kabul et desem; altına koyduğum canlar gelir aklıma yanarım. Gökyüzü gibi ol baktıkça sana açılsın içimiz, tazelensin umutlarımız desem; gökyüzüne hiç uçurtma gönderememiş o kız çocuğu gelir aklıma, çekinirim. Kalem gibi ol, sayfa sayfa iyilik yaz dünya kitabına desem; kalemi kırılan Emily gelir aklıma kendimi kendime esir ederim. Çiçek gibi ol, rengin, cismin, şeklin, türün ne olursa olsun koklayalım avuç içlerimizde desem; çiçeği burnunda şehit eşi gelir aklıma, yutkunurum. Duvar gibi dur dünya zalimlerinin karşısında desem, meşhur Berlin duvarına çarpar gözlerim, haykırırım içimin içine. Gel sen en iyisi kendin ol, Kendin ol ki noktalı virgüllerin sonrası olmasın... Gel sen en iyisi kendin ol, Ol ki olasın, Olasın ki biz olalım, Biz olalım ki OLSUN. Biz olalım ki noktalı virgüllerin öncesi olsun...