"Yaşadıklarından hiçbir şey öğrenmeyeceksin
değil mi?" dedi beyin kalbe.
Kalp cevap verdi: "Bırak atayım
hızlıca ve yeniden deneyeyim."
Patron kim?
Kalp! Beyin! Hangisini dinler insanoğlu?
Kimi
insanoğluna göre kalp patrondur. Kimi insanoğluna göre beyin. Olay, zaman, mekân,
yıllar, bin bir çeşit insanoğlu değiştirir mi patronunu? Ya da yeniden denemeli
mi insan? Defalarca yara alsa da. Tutmalı mı kalbin elinden? Susturmalı mı
beyni?
Durmadan çalışan, üreten beyin. İnsanoğlu
kalpten kopup beynin kölesi mi oldu? Oysa “Kalbimin
sesini dinledim.” denir nice zaman. Ya da durmadan kan pompalayan bir organ,
kalp. Beynin sesine kapattık mı kulaklarımızı? “Mantığımla hareket ettim.” cümlesini de duymaz mıyız? Yine çoğu
zaman insanoğlundan. Bu iki cümle, patron kim?
Kalp sever de
beyin sevmez mi? Aristoteles kalbin tüm düşünce hislerin kaynağı olduğunu
düşünerek, duyguların tamamen kalpte olduğuna inananlardan biriydi. Hipokrat
ise duyguların beyinden doğduğunu düşünenlerden. Hangisi doğru? Bütün duygular şefkat,
aşk, nefret, takdir, merhamet farklı ritimler oluşturmaz mı insanoğlunda? Aşk;
bir çift gülüşe evet derken, nefret; bir vazoyu yerle bir ederken, beyin ne
yapar? Yüzlerce ihtimali aynı anda geçirmez mi içinden? Kalbi dinleyenler
güçsüz mü? Beyni dinleyenler duygusuz mu? Bu iki his, patron kim?
Beyin "Kalk! Yapmamız gereken işler var."
derken. Kalp "Kulağa hiç hoş
gelmiyor." cevabıyla kimi insanoğlunun kulaklarını çınlatırken. Beyin "O uçurtmanın peşinden koşma
yetişmezsin!" derken Kalp "Olsun
belki de yetişirim." umuduyla insanoğluna umut verirken. Belki üzüp,
belki de mutlu ederken. Bu iki ihtimal, patron kim?
İnsanoğlu
patronu düşünüp dururken yüz yıllardır. Belki onlar el ele kol kola gülerken. Belki
de yine kavga ederken, amansızca. Beyin kalbe güzel haberler verirken belki de.
Ya da kalp bu defa bir martının peşine takılmışken, kim bilir? Sahi bulamadım.
Bu iki organ, insanoğlu patron kim?