Lavinya Dergisi
ANLATTIMAnlattım derdimi, sıkıntımı, kederimi, hüznümü anlattım! İnsanlara, hayvanlara, mevsimlere, doğaya anlattım! Bazen anlatmakta yetmez insana. Kâfi gelmez dudaklarının arasından dökülen sözler, kelimeler, cümleler yeterli olmaz olmaz çünkü! Anlaşılmayı bekler insan. Bir umut ile anlattığı derdini, sıkıntısını, kederini, hüznünü sen yaşamasan da anlamı bekler işte. Küçük bir umut ile seni ortak etmiştir derdine, sıkıntısına, kederine, hüznüne kurduğu her cümlede içindeki kopan fırtınalardan, sönmek bilmeyen yangınlardan bahsetmiştir sana ama anlamamışsındır belki de anlamak istemeyip dinlemişsindir bile… Oysa unuttuğun bir şey var Allah sana o kulunu göndermiştir ki derdini, sıkıntısını, kederini, hüznünü seni vesile kılarak gidermek istemiştir… Ama ne acı ve elem ki farkında bile olmadan elinin tersiyle itmişsindir… Ne yazıktır ki Allah’ın sana bahşettiği iyilik fırsatını kaybetmişsindir farkında olmadan… Ne utanç verici ki bir insan kaybetmişsindir farkında olmadan… Karıştım kalabalıkların içine… Girdim insanların arasına… Fark ettim ki hepsi kuru kalabalık fark ettim ki hepsi sahte dostluklar… Neden mi? En içten hissettim ki büyük kalabalıklar, insanlar arasında yalnızım çok yalnız! Acıtmıştı, canımı yakmıştı ama sahte ve gerçek olmayan her şey kıymetsizdir, değersizdir, önemsizdir, geçersizdir böyle olmaktansa yalnız olayı tercih etmek evladır… Dedim bende derdimi başka yerlerde anlattım… Anlattım… Derdimi, sıkıntımı, kederimi, hüznümü dost bildiğim, arkadaş bildiğim insanlara ama anlamadılar, umursamadılar, önemsemediler belki de dinlemediler bile kim bilir? Anlattım insanlara anlamadılar! Anlattım… Derdimi, sıkıntımı, kederimi, hüznümü sulara anlattım çünkü insanlar anlamadı belki de dinlemedi… Anlattım ırmağa, göle, denize, okyanusa anladım ki anlatmak yetmiyor insana çünkü su ile akıp kaybolup gitti anlattıklarım… Anlattım… Derdimi, sıkıntımı, kederimi, hüznümü doğaya anlattım çünkü insanlar anlamadı belki de dinlemedi… Anlattım dağlara, bağlara, taşlara, ormanlara, anladım ki anlatmak yetmiyor insana çünkü her şey kas katı oldu dondu kaldı anlattıklarım… Anlattım… derdimi, sıkıntımı, kederimi, hüznümü anlattım çünkü insanlar anlamadı belki de dinlemedi… Gecemi aydınlatan aya anlattım derdimi güneş doğunca kayboldu… Güneşe anlattım sıkıntımı batınca karanlığa gömüldü… Geceye anlattım kederimi esrarengizleşti, gündüze anlattım hüznümü kalabalıklar içinde savruldu… Mevsimlere anlattım bende derdim sıkıntımı, kederimi, hüznümü ilk bahar ’da umutlar ektim, yaz ’da yeşerdi… Sonbaharda yağmurlar alıp götürdü… Fırtınalar dört bir yana savurdu… Kış da bembeyaz karın altında dondu… Allah’ın sessiz kullarına anlattım derdimi sıkıntımı, kederimi hüznümü… Sessiz kaldı sükûnete uğradı… Kaybetmişsindir bir insanı ama farkında değilsindir… Bazen bir insan bin insana bedeldir. Anladım ki bazen anlatmak yetmiyor insana bir umut ile bekliyor işte anlaşılmayı… Umut tohumları ekmek için elime aldım kâğıdı kalemi başladım yazmaya belki okuyanlar anlar diye döktüm içimde ki derdimi, sıkıntımı, kederimi hüznümü… İnsanlar anlamasa bile en azından “ söz uçar yazı kalır ” timsali başladım yazmaya sözleri, kelimeleri, cümleleri, satırları… Unutmayın bazen insan anlaşılmak ister ama hissetmediğin, yaşamadığın hiçbir şeyi anlayamazsın…