Lavinya Dergisi

MED-CEZİR
Arşiv

Eski Yazar Yazıları

Dokunmak ne büyük erdemdi sessizce bir şairin mısralarına. Ve anlaşılmak ömür boyu şu koca kahpe dünyada amansızca. Bir kadının göğüs kafesi miydi cezbeden ilk bakışta yoksa içeride heyecanla atan o şey mi? Şeyler ülkesinde soru işareti olmuşuz. Dilimiz bozulmuş tıpkı artık bir yerlerde unutulmuş o eski plaklar gibi. Tüketmişiz her şeyi. Seni beni bizi, biz olmanın meşakkatini...
Ne var ki geriye dönüp artık ardıma bakmıyorum. Önümde beni bekleyen gül bahçeleri yok belki lakin şairinde dediği gibi zaten ben kimseye o gül bahçelerini vadetmedim ki. Yıllar olmuş ellerime batalı o dikenlerin en acımasızca yerlerimden kanamış yaralarım.
Korkak adımlarım hızlanmışsa bu benim aldanmayışlarımdandır. İçimde koşturan o deli çocuğa saygımdır.
Şimdi sırça köşkümde oturmuş pembe kâğıtlarımı süslüyorum dokunulmaz yaralarımla. Hayallerimi kağıttan gemi yapıp yüzdürüyorum bitmeyen telâşlarım arasında. Eğer bir gün denk gelirse adımlarım bir limana kambur olmuş sırtım fener olur yolunu kaybetmiş bütün aşıklara... Susmayan dilim acıların ahengini anlatır dalgaların hapsettiği eşsiz yakamozlara...