Lavinya Dergisi

MECNUN'A VEDA
Arşiv

Eski Yazar Yazıları

Mecnuna Veda koydum, hasret dizimde O bir Mecnun, ben ona mecbur... Fırtınalar estirdi çölümde, ben evimde meçhul bir köşemde Kalbimin dört odasında, savrulan bir kum fırtınası gönlümde Çölün bir suçu yok, aşkınla susadı acı dibinde Yazıyor her satırda, hasret acı bir dilde. Acıtmasın canını bu veda namesi Koydum namemin adını, Mecnuna Veda... Korkmuyorum eskisi gibi bu karanlıktan Geceden karanlık gözlerindi, kör gözler benimdi. Ölsem gözlerim açık gitmez miydi? Özlediğim karanlık geceye sonsuz dalmayı Gökyüzüm siyahtı, gökyüzüm yıldızsız... Kayacak bir yıldız, tutulacak bir dilek kalmadı... Ama unutma Mecnun, gözlerin bilinmez bir diyarın en karanlık köşesidir. Senin yerin hep karanlık, sol yanımda aynı aydınlıktır. Tükettim yılları, tükendim Asırlık sana kaldı, sol yanım Bilmiyorum Mecnun, Sen de beni sevdin mi? Biliyorum ama Mecnun Seven bir daha sevmezmiş. 40 yıl düşünsem böyle çarpmazdı sol yanım. Ama 40 saniyede çıktın, kaldı bir yarım. Yolladın beni koca bir yalnızlığa, yarım kalmışlığa Kalmaktı hep umduğumuz oysa… Bulduğumuz oldu koca bir hiçe ve yalnızlığa. Mecnunum bana hep vefasız Bu duygular sana artık insafsız Sen oldun bana acımasız Ben oldum başka bir yarınsız Aradım bir yolunu, bulamadım Gözledim yolunu, kendimi tutamadım Kaderimiz olmuştu kızıl deniz gibi, ayrı... Silinmez, alın yazısı gayrı Silgi de yoktur. Bu sevdam hep aynı.