Lavinya Dergisi

KOYU YEŞİL YALNIZLIKLARIN KABUĞU
Burçin LAÇİN ALTAY

Ömrü ferahlatan mis kokulu sabahları duymak için, gerçek sevgiye ulaşmaktaydı hep umut.

Yalnızlıklara doyurulmuş hayal gücümün Acıya sık rastlanır siyah bulutlarında Yosunlar kesi yerlerinden sızdırıyor rengini Her zerreme çile çile esiyor omuzlarımdan Omurgamda dünyanın kahrı Bir iç kıyılması bu, bir zaman kıyılması Kalp üşümesi zamansız Dil titremesi sözcüklerin soğuğunda Ateşe vermiş başını ıstırap yuvası düşüncelerin Göğsümde uyumuş düşlerim -korktuğundan- Düşerim diye kör kuyuların karanlığına Kapansa da tüm kapılar, pencereler Sızıyordu koyu yeşil yalnızlıklar Ne zaman bir tutam hava lazım olsa Ciğerimin köşesindeki sahipsiz sevgiye Issızlığından sual olunmaz sokaklar Yüzüme kapattı medet umduğu pencereleri Karanlık odaların sessiz çığlığı asi kederlerin tutsaklığında Kapalı kapılar ardında geçen baharların toplamı Çarpar zalimce yüze, yüzde beklenmedik çizgilerin derin yankısı Üzer hatırlatınca zaman tüm zamansızlıkları Sevdiğim ne varsa, dışarda yürüyüp giden baharda saklı... Penceremdeki sevimsiz bir hüzünde yeşerir Mavisiz bir hayatın içe çöküşü Havasız bir şehir gibi gri, ciğerimin köşesindeki o akıl almaz boşluk... Yıkılmış bir duvar dibinde çökmüş gençliğim Evlerle, odalarla, pencerelerle birlikte içine kapanmış bir bahar göğsümde Kalbimden kopartmış ve özenle saklamış en kıymetli yaralarımın kabuklarını Bir kendine zalim ellerim, bir kendine kıyan ellerim Biriktirmiş koyu yeşil yalnızlıkları Şiire konu olsun diye kabukları...