Lavinya Dergisi
JINGLE BELLSNoel Baba, kuzey kutbu, ren geyiği, kızak, süslü çam ağacı, ışık, hediye paketi, renkli sofra, şekerleme, hindi dolması, tombala, kırmızı, piyango bileti, hayal… Ve “Hepinize mutlu yıllar.” şarkısıyla kulakları çınlatan çizgi film kahramanının sesi. Daha neler neler eklenir listeleye. Kutlanır, kutlanmaz, sevilir, sevilmez… Ama bir şenlikli gelir dimağa. Hikâyeler dolaşır kulaktan kulağa. Çeşitli efsaneler de vardır hakkında… Odin’in Sleipnir adındaki uçan atı için, çoraplarının içine havuç ve şeker koyup duvara asan çocuklarla başladı kimine göre. Odin’de çocukların bu iyiliklerine hediyeler, tatlılar ile karşılık verince, iyiliği ve cömertliği ile meşhur olan Aziz Nikola’nın Odin’nin yerini almasıyla devam etti. Veyahut iki hikâyenin birleştirilmesiyle hayali bir kahraman doğdu işte. Yeniden yazıldı, çizildi. İnsan ne kadar farklı kültürlerde, inançlarda olsa da, tatlı bir telaş kapladı içini. Masum, çocukça bir ışık yandı. Düşününce; “Bitsin bu yıl!” dileğinde bulunanlarla, “Yeni yılda şunları yapacağım.” diyenler oturdu yan yana… Bilimsel açıklamalar da var elbette yorumlar da. Noel kutlamanın insan beyni üzerinde olumlu yönleri, algı açıklığı getirdiği yazılmakta. Bir başka çalışmaya göreyse; yeni yılda şarkı söylemek, strese neden olan hormonlarla savaşmakta. Bir de “Hediyeleşme” faslı var tünelin ucunda. Mutlu etmek, mutlu olmak için aldığımız hediyeler aslında tamamen dostça. Temeli “İyi dileklere” dayanmakta. Bunun bedeli ölçülmez; ne fark eder pahalı olsa ya da olmazsa. Bir tatlı süsleme, kardan adamlı kartpostal, çilek kokan turta, öpücük dahi yeterli oysa… Aslında “Umut etmek” var daima insan doğasında. Tablo çerçeveye giriyor, birleşince yeni gelenle saatler. Bu olağan bir yardımlaşma. Sadece değişen rakamlar ve takvim yaprakları mıdır bilinmez. Işıl ışıl bir yıla kimse hayır diyemez. Tüm olumsuzlukları koyalım valize, çekelim fermuarını sıkıca. Yollayalım posta kutusundaki en uzak diyara. Karşılayalım ne istiyorsak, huzur, mutluluk, şans, aşk, para, sağlık, dünya barışı, Disneyland seyahati, ney çalmak, frambuazlı pasta yapmak, kapımızda yüz adet kırmızı gül… Ne istiyorsak! Noel Baba getirmese de; hayal etmek tatlıdır. Çifte kavrulmuş lokum gibi. Keyifle içilen latte misali. Ahh hele küçük şeylerle mutlu olmanın gizli tarifi. Sen de bak tadına, bir yıl daha bekleme hadi…