Lavinya Dergisi
YARIM KALSIN ŞARKILARBen zerre koymamışken ağzıma bu meretten, Neden bu kadar sarhoşum şehrinde, Aşkından mı? Yoksa vuslata kavuşmayan bakışlarından mı?
Bırak artık şu telefona bakmaları ansızın, Dilinde sakladığın kelimeler dökülsün kağıda, Birileri şiir diye okusun geceleri, Birileri muhabbet arasında konuşsun, Sen kendi lisanına kızma artık, Buz dağının etekleri sana hoyrat, Yetişmeyecek senin çiçeklerin bu ayazda, Bu toprak sana kuraklık, Koskoca bozkırın bağrına sığamamış olmak, Bu da sana bir ayıp olarak kalacak, Bir deniz kenarı hayalinde olmak, Heyhat! Sen kimsin ki böyle şeylere ortak olacak, Değil mi ki bir kapıyı çalacak yüzün kalmamış, Yıkık dökük bir ev diye taşırsın kalbini, Kırmışlar, Üzmüşler, Terk etmişler oğlum seni, Neden diye aynalara sormaktan bıkmadın mı? Yoksa hâlâ yüzüne karşı bağırmaların devam mı edecek? Bir yerde sesin soluğun kesilir elbet, Bir yağlı urganda senin boynuna geçirilecek, Tıpkı hayallerinin akıbeti gibi, Senin de ecelin şu amansız isteklerin olacak, Sus demiyorum sana, Bir adım geri atmasını öğren artık, Bak görmüyor, görsün diye kendini paraladığın, Duymuyor şu çığlıklarını ne gece ne gündüz, Birileri senin koşarak ulaşamadığına, Adım atmadan varacak, Hayat bir nefesten ibaretse eğer, Sen o nefesi alana kadar, Elbet o nefesin elini biri tutacak, Anla artık, Kapısı olmayan bir duvara seslenemezsin, Dolu bir kalbe giremez, İstenmediğin bir yürekte yer bulamazsın, Dünya senden önce de dünyaydı, Hayallerin bu bozkırı aştığında kaybettin, Denizi olan şehir senin imkansızın, O kadın dünyanın en güzeli, Senin gözlerin kör, Şimdi usluca dön fakirhanene, Bazen mısraların da çözemediği düğümler, Aşkın aşamadığı kalpler olurmuş, Ne yapalım, Şiirler tamamlanmamış, Cesaretler edilmemiş, Korkaklık aşılmamış olsun, O son nakaratı yazma sende, İnsanlar bilmesin, Yarım kalsın şarkılar...