Lavinya Dergisi
BİR ÖMÜRBen zerre koymamışken ağzıma bu meretten, Neden bu kadar sarhoşum şehrinde, Aşkından mı? Yoksa vuslata kavuşmayan bakışlarından mı?
Kaçtığın mı var benden, Yoksa yaklaşmaktan korkar mısın hep böyle? Eski sayfaların tozu kaçmıştır belki boğazına, Belki yeni uçurumlara karşısın, Belli ki bir şeylerden umudunu kesmiş, Bir şeylere asla şans vermemeye başlamışsın, Oysa bahaneler hep vardı duyguların içinde, Duygular savaşmayı sever, Bahanelerle de, İnsanın kendisiyle de, Hayat zor bir yol, Sen yalnız kalamayacak kadar güzel, Ben senden gidemeyecek kadar tutkulu, Biz olamayacak kadar uzağız birbirimize. Birimiz güneşi batırmaları sever, Birimiz ne karanlık ne aydınlık, Senin gelmelere bahanen yok, Benim gitmek için bir dolu sebebim, Kalmaya bu kadar meyilli biri değildim oysa, Ah şu gözlerin, Gözlerin olmasaydı şayet bu kadar zorlanmazdım, Peki şimdi ne olacak aramızda? Gelmeyecek kadar uzak gibisin, Halimi sormayacak kadar yabancı, Elimi tutacak kadar yakın, Çözemediğim bilmecelerin hepsisin, Ben elini tutacak kadar yakınım, Sana dokunamayacak kadar uzak, Bir şeyi de kaçırmadan tutalım şu hayatta, Uçurumsa uçurum, Gecenin beşiyse beşi, Akşamüstüyse akşamüstü, Bu hayatta hep yalnızlığı mı? Hep yarım kalmışlığı mı? Tamamlanmaz mı bu hikayenin geri kalanı, Yahut şu şiir gibi bakan gözlerin, Şairliğimi tanımaz mı? Konuş konuş nereye kadar, Biraz da susmayalım mı seninle, Şöyle bir ömür miktarı...