Lavinya Dergisi
İNCİR AĞACIDilimize pelesenk olan deyimler vardır. Bu yüzden, çocukluğumda evimizin balkonuyla komşu olan incir ağacını sevememişimdir. Çok okumaktan mıdır bilinmez; canım Anadolu’nun seslerini, sözlerini? Kazımışımdır dimağıma. “Ocağıma incir ağacı diktin!” cümlesi dans etmiştir ruhumda. Belki bir nedeni de incir’ in hüznü çağrıştırmasıydı kafa karışıklığı ile aklımda! Bakarsan bir ağaç, meyve veren, tatlısı, reçeli, hoşafı derken mide ile bütünleşen. Nedendi bu suçlama? Bir gövde, bir yaprak, bir besin! Sağlam bildiğimiz, sırtımızı dayadığımız “ocak” temelini nasıl sarsardı? Serpildikçe yıkardı pare pare! “Evimi barkımı dağıttın!” derler ya bağıra çağıra. “Saygınlığıma zarar verdin!” düşüncesi de yatardı altında. Koca insanoğlu, tankları, ateşli silahları, füzeleri olan. Ay’a uydu kuran. Bir ağaç karşısında nasıl bu kadar savunmasızdı. Veyahut bu denli isyankâr! Mahkeme kurulmadı elbet. Ağaca söz hakkı tanınmadı ilelebet. Fakat iddia makamı doldurdu tezinin altını. “Meyvesinin mayhoşluğuna bakmayın, kandırır hepimizi, suyu bulmak için deler geçer evlerin temelini.” cümlesi ile söze başlayarak devam etti: “Sıcak yurtlara göçen göçmen kuşların taşınırken terk edilmiş evlerin içlerine düşürdüğü incir polenlerinin her odada büyüdüğü de görülmüştür. O gövdesini büyütmek için kanatarak var olmuştur.” Duyduğunuz mu bilinmez! Ama yuvanıza bu denli zarar veren ağacın kesildiğinde “uğursuzluk” getirdiği de konuşulmuştur. “Bu ne perhiz ne lahana turşusu.” deyimini de şu an kullandığınız varsayılmıştır. Her şeyi bilen eskiler sarayın bahçesindeki tüm incir ağaçlarını kökten söktürmüştür. Suya ulaşmak için deldiği evlerin betonuna saraylarda bu sayede gücü yetmemiştir. Deyim, atasözü, hikâye, kulak verin okuduğunuz bilgelere. Ocak; sadece ev olmasa gerek, bir ocak da bedenimizde. Varlığıyla incir ağacına benzeyen iki ayaklı ağaçları sokmayın çevrenize. Deler geçer hayallerinizi, duygularınızı incitir kökleriyle de. Metrelerce uzar da sizi kısaltır bakışları bile. Niyeti ele geçirmek olanın çiçeği koku vermez ve hiçbir zaman baharı müjdelemez size…