Lavinya Dergisi

DÜNYA'YI KONUŞALIM
Arşiv

Eski Yazar Yazıları

Gerçekler var bu hayatta. İstesek de istemesek de yaşamak zorunda olduğumuz duygularımız var. Mesela kabullenmemiz gereken insanlar gibi. Ve sizler bu kabullenişi mücadeleden kaçış olarak, yahut savaş alanını terk eden bir asker olarak da algılayabilirsiniz. Hemen hemen hepimiz bir asker oluruz bu hayatta... Bazen öyle bir savaşırız ki, yara alsak bile kurşun izleri olmaz bedenimizde, ani suikast dahi olsa üzerimize, görünmez bombaların dumanı ile devam ederiz yaşamaya. Başta kabulleniriz bu tarifsiz duyguları, inanmasa da bir yanımız, anı yaşarken savaşabileceğimizi zannederiz. Ve zaman geçer... Mevsimler geçer... Bir biz kalırız olduğumuz yerde. Çok sonra fark ederiz birikir tüm kainatın dertleri içimizde, öyle durdukça bir ağaca, bir gökyüzüne bakakaldıkça anımsarız bilmediklerimizi. Kurşunlar ağır gelmeye başlar insana. Görünmeyen dumanlar, omzunda taşıdığın yükle terk etmek zorunda bıraktırır cepheni. Eğer devam edersem orda durmaya, ne gücüm, ne silahım, ne de tertemiz duygularım yenebilir o anı. Yapabileceğim tek şey kabullenmek, fakat güçlü bir kabulleniş bu. Hayatın bana sunduğu bu savaş alanında ben tekrar savaş ilan ettim dünyaya. Bilenen tüm kelimeleri reddettim mesela. Alışılmış dünya kurallarının önünde de bir dağ gibi durdum. Yollarını kapattı bana dünya. İçinde barındırdığı insanlarla anlaşmış gibi tüm dünya karşımdaydı sanki. Terk etmek zorunda kaldım savaş yerini, yetemiyordum çünkü insanların sevgi anlayışı üslubu… Aynı dilde konuşamaz olduk işte duyulmadı seslerimiz. Dünya gerçekten insanlara hiç acımıyordu. En kötüsü de insanlar bunu hiç bir zaman bilmeyecekti. Belki de bu yüzden "insan" lakabı var üzerimizde . Bilmediklerini, biliyorum zanneden aciz bir insan.