Lavinya Dergisi

LADY WİTH AN ERMİNE
Gülşah DEMİRCİ

“Susup içime döktüğüm cümlelere boğazımdan geçiş yok Parmak uçlarımla konuşuyorum, duyuyor musun?”

Zamanı aşıp gelen bir bakış, kaç hikâye tutar bağrında? Belli belirsiz bir tebessüm, içerisinde kaç yaşanmışlık barındırır? Çengelleri saplanan soru işaretlerinin arasında Bir portreyle konuşuyorum bugün… Tüm lisanları aşıp geldim - sessizliğin o gürültülü ama manidar sesiyle Sahi, benim burda ne işim var? Bir soru işareti daha saplandı işte zihnime Ama acımıyor inan ya da acıdığını hissetmiyor insan Kapılınca bir şeylerin o muğlak ama mutlak büyüsüne… Bir çerçevenin arasına sığamayacak kadar göçebeyim aslında Geçmişten ve gelecekten azade – Bakma sen, biraz da hafızamın yalancısıyım. İlelebet yaşayacak, tek mirasım bugünüm Tahammülüm kalmadığından beri bir yabancı görmeye aynada En çok da kendime küskünüm. Dört çizginin arasına hapsolmayan, esir kalabilir kalbinin dört odacığında Dört odalı bir özgürlük bu – ya da kutsal tutsaklık, sevgi adında… Fırça darbeleriyle elinden çıkma bir ressamın Bir çerçeve içerisinde daha hürsün sen Yazılıp üstü karalanmışım, ilahi kalemiyle Tanrı’nın Kendi benliğimde yine kendime sürgünüm ben Ellerinin arasından dökülen şefkate ihtiyacım var Kucağının sıcaklığına biraz… Soluk benzimle bir ölüden farksız, üşüyorum Beni de tutar mısın? Çivisi çıkmış dünyanın duvarından düşüyorum…