Lavinya Dergisi
ÇIKABİLECEK MİYİZ?Yerin bizi batırdığı kadar bir bataklıktayız sanki, çektiği kadar batırmış üstümüzü izi kalmış çamurların, lekelemiş bizi. Çıkabilecek miyiz battığımız yerden? Üstümüzde tozu kalan kirleri çırpabilecek miyiz irkilmeden? Alın yazısı olmuştu oysa bize sıçrayan her bir kara leke... Baktığımız süre boyunca hep merhamet etmiştik oysaki, batırmadan... bıkmadan… İyiliğin arkasından yürütmüştük hep kimseden bir beklenti olmadan, doğrusunu hep bu sandık. Yaşadıklarımızı oysaki hep içimizde sakladık. Çıkacak mıydı? Sakladığımız sırlar, vuracak mıydı yüzümüze hayatın tokatları? İyiliğin arkasından yürütmüştük oysaki, kimseden bir beklenti olmadan, doğrusunu hep bu sandık. Ama yaşamımız boyunca hep karşılaştık art niyetli ikiyüzlü insanlarla... Karşımıza çıktı merhametsizliğin kazası, susturmuştu bizi öğretilen sessizlikle Olsun dedik, belki de insanlık bizde kalsın istedik. Verdik hep imkanların el verdiği kadar alıp alamadıklarımıza bakmadan Yaptıklarımız bizde kalsın dedik, üstü kalmasın diye Hep erteledik kendimizi, sona attık. Sonda kalmıştık oysaki, hayatımıza girenleri başımız gözümüz üstüne yer edinerek Kutsal bir vazife edindik, üstümüze vazifemiz olmayan işlerde belki de Oysa hayatın vermediğini biz nasıl verecektik? Sorumluluk aldık, herkesi mutlu etmek zorunda kalarak Oysaki unuttuk bizim de mutlu olmamız gerektiğini Görevimiz neyse en iyisini yapmak zorundaydık oysaki... Bir kul olarak Çünkü vicdanımızın rahat etmesi gerek. Hiçe sayılmıştık oysaki, Birilerinde bize karşı görevleri olduğunu unutmuştuk artık Ne yazık ki, karşımızdaki insanların yarımlarını tamamalarken, yaralarımızı sarmamız gerektiğini Kendimizi nasıl da unutmuşuz, unutturmuşlar oysa. Ama unutmayacağımız çok şey varken Çıkmak gerek artık indiğimiz yerden İnanç kaybolduğunda, biz de kaybolurduk çıkamadığınız derinliklerden Çıkabilecek miyiz? Gecenin derin karanlığından, kararmadan görebilecek miyiz güneşi ? O güneş bir daha doğacak aydınlatacak her şeyi yine yeniden İnanmak gerek artık; Çıkmak için bin bir yol varken, yol almak gerek artık vaktimiz daha erkenken Sevilmeye, mutluluğa, hak ettiğimiz her şeye. Ve bilmek gerek çıkmadan önce bastığımız basamakları, sağlam bir iz bırakmak gerekirken Sevilmeye layık olmadığımıza inansaydık eğer, İnsanların bizi sevmelerine engel olurduk. Mutsuzluğu hak ettiğimizi düşünseydik Bin türlü mutsuzluk yaratırız kendimize Kurban olduğumuza inansaydık, Bir şeylere kurban ederdik kendimizi Biz kendimize haksızlık edersek Herkes ederdi oysa Çıkmalıyız, çırpınarak belki de Çıkmazsak kalacak canımız belki bir yerde, Çıkacak ruhumuz kaybolduğu en büyük derinliklerde Can bedenden çıkacak oysa hak olan gerçekle Kalacak ruhumuz baki olan sevgiyle