Lavinya Dergisi

BENİ UNUT
Mehmet YILDIRIM

Ben zerre koymamışken ağzıma bu meretten, Neden bu kadar sarhoşum şehrinde, Aşkından mı? Yoksa vuslata kavuşmayan bakışlarından mı?

Beni unut sevdiğim, beni unut ama bana hissettirdiklerini asla... Beni unut güzelim, beni unut ama sana olan hayranlığımı asla... Ben bir kitap okudum seninle. Roman desen de fark etmez, hikaye desende. Sonu kötü biten her şey benim için masal değildir nasılsa ve ben senin benim hayatımda bir masal olmanı her şeyden çok isterdim. Dönüp de geriyi adımladığımda bu gece, seni indiremediğim duraklara rastladım hep. Kimisinde ciğerimi bırakmışım, kimisinde sevgimi. Kimisinde saygım inmiş, kimisinde kalbimin anahtarı. Ne olursa olsun seni kilitlediğim odandan çıkmamış ve hiçbir durağa göz dahi atmamışsın. Bende çok yürümemiş, çok durağa uğramamışım senden sonra. Her durakta bir yolcu almaya durmuş, her durduğum durakta kendimden bir parça indirmişim. Hayatta böyle işte, doğuyorsun büyümek için. Büyüyorsun delikanlı olmak için. Delikanlı oluyorsun tecrübe kazanmak için. Hep bir şeyler hedefleyerek geçiyor ömrün ve sen hedeflediğini hemen hemen hiçbir yaşta elde edemiyorsun. Çünkü hayatın anlamı, sana her şeyi belirli bir mesafede uzak gösterip seni koşturmak, seni ona sahip olacağına inandırmak, yolun sonunda imkansız olduğunu sana en acı şekilde tattırmak... Ben mutluluğu kovaladım hep. Çocukken de gençken de, yaşım genç olmasına rağmen ihtiyarlamışken de. Çünkü dünyada mutluluğu hiçbir şekilde şans eseri bulamıyor, hiçbir şekilde mutluluğa rastlamıyor insan. O yüzdendir belki hep peşinde, hep hayatında oluşum. Her defasında kaçışlarına tanık olup yine her defasında kaçtığın yollara düşüşüm... Tam oldu dediğim zamanda ardı arkası kesilmeyen huzursuz ve önüne geçemediğim engeller silsilesi. Senin gücünün yetmemesi mi diyeyim, benim gücümün sana geçmemesi mi bilemem ama ne olursa olsun biten bir şeylerin nedeni ya da bahanesine takılı kalmak ahmakların işi sanırım. Çünkü içim biten bunca şeyin bahanesini arayacak kadar sağlam değil, çünkü içimde koskoca bir yangın ve her daim o yangını harlayan onca hatıra... Yine gece biterken başladı o rüzgarın kulağa hoş gelen tınısı. Duvarlar ve ağaçlar kadar güzel enstrüman yoktur bu saatlerinde gecenin. Üşüyorum ve senin bundan zerre haberin yok. Olsun her şey gibi bu yazdıklarımı da unut. Beni, geçmişi, bu şehrin milim milim anılar dolu kaldırım taşlarını, yemyeşil çimenlerini, masmavi gökyüzünü... Ama hissettirdiklerini asla. Çünkü insan söylediğini aklında saklar, hissettiğini kalbinde. Akıl oyun oynar insana ama kalp asla...