Lavinya Dergisi

NORMAL ÇOK ÖZNELDİR
Arşiv

Eski Yazar Yazıları

Geçenlerde izlediğim bir İspanyol dizisinde karakterlerden biri şöyle dedi “Normal çok özneldir.” Bu söz benim çok hoşuma gitti ve de beni düşünmeye itti. Çok doğru bir söz olduğunu düşündüm. Normal neydi diye sorguladım önce. Dünyada neredeyse 8 milyar insan varken her bir insan farklı bir bireyken normali nasıl tanımlayabiliriz? Siyahi biri için cilt renginin koyu olması normal iken beyazlar için tam tersi bir durum söz konusu. Ve sadece beyaz ve siyah tenliler yok bu dünyada. Bu cinsel eğilim için de geçerli. Herkesin hissettiği kendi gerçeği ve kendi normaliyken bütün insanları kapsayan bir normal tanımı nasıl yapılabilir? Düşününelim beraberce; kendiniz gibi başka birini tanıdınız mı bu hayatta? Var mı sizden bir tane daha bu dünyada? Bence yok çünkü her birimiz eşsiziz. Kendimizin normal olduğunu ve bir çok insanın da normal olmadığını sanıyoruz ya. Başkalarını kendi penceremizden gördüğümüze göre değerlendiriyoruz. Eğer penceremizden gördüklerimiz başkaları ile benzeşirse ne ala, fakat benzeşmezse o kişi(ler) farklı ve normal olmayan olarak sınıflandırıyoruz zihnimizde. Kabul görmüyorlar çünkü bize göre bir gariplik var o kişi(ler)de. Bu şekilde baktığımızda biz de normal değiliz o zaman çünkü bu bakış açısıyla diğer insanlar da bizi normal dışı olarak etiketleyebilir. Peki bunu çoğunluk olarak yaparsak ne olur? Çoğunluk kendi normalini azınlığa empoze ettiğinde ne olur? Şu olur: Çoğunluğa uymayan farklı addedillir, dışlanır, ayrıştırılır, ve onlara sizi olduğunuz gibi kabul edemeyiz çünkü siz normal değilsiniz denir. Olduğu gibi kabul görmeyen ve sevilmeyen bu insanları cehenneme mahkum etmiş oluruz normal bu kadar öznel iken. Öfke, çatışma ve kötülük doğar o zaman; dünya döner bir cehenneme. Zevkler, renkler, tarzlar, tercihler, ve yönelimler o kadar çeşitli ki, herkes eşsiz iken normal diye bir kavram olamaz, olmamalı çünkü “Normal çok özneldir.” Herkesi olduğu gibi kabul etmekle başlar her şey. Bunu demesi kolay fakat yapması çok zor ama bir yerden başlamak gerekir. Bir kişi bile başlasa böyle düşünmeye kollektif bilinç ile başkalarına da ulaşır bu anlayış ve o zaman daha barışçıl bir dünya kucaklar bizi.