Lavinya Dergisi

SOKAK LAMBASININ CÜRETİ
Gülşah DEMİRCİ

“Susup içime döktüğüm cümlelere boğazımdan geçiş yok Parmak uçlarımla konuşuyorum, duyuyor musun?”

Bir sokak lambasının turuncumsu ışığı uzatıyor kollarını, bir an bile tereddüt etmeden… Tavandan yere dökülen perdelerin arasından, zamanı bölüp geçen bir çizgi gibi Gelip okşuyor uykuyu bekleyen tenini Tüm nesnelere meydan okuyan bir farkındalık hâli bağdaş kuruyor sabaha evirilmeye hazırlanan laciverdî geceye Susuyor minderler, sessizleşiyor kanepe... Tarihin anlatmaktan yorulmayacağı bir göç başlıyor sanki Uykunun rötar yaptığı bu anda Yıldızlar gözlerine taşınıyor Ve güneş doğmaya yakın Yüzünde aralanan sarı-turuncu pencereden Oturup güzelliğinin kenarında, sessizliği bölüşüp tüm bu olanları izliyorum Gözlerimin kahvesi uzatıyor kollarını, biraz ürkek, biraz utangaç... Alnından boynuna dökülen saçlarının arasından, anı yakalayan bir fotoğraf makinesi gibi Dokunamıyor tenine ama çekip kaydediyor zihnimin en güzel yerine Ellerim suskun... Laciverdî gece gitmeye hazır, Sabaha karşı saatler yorgun... Kirpiklerinin ardında asılı yıldızlara bakıp dilekler diliyorum Dokunmadan da sevebilirmiş insan Tanrım, seni daha iyi anlıyorum Bir sokak lambası gibiyim Karanlıkları aşıp sana vuruluyorum... Not: Bakmanın ötesine geçip görebileceğimiz güzelliklere… Bir bakışın ardında yatar sır. Yeter ki görmek isteyin! https://youtu.be/mpY7EMC92wA