Lavinya Dergisi

CAN ÖNÜ SOHBETİ
Gülşah DEMİRCİ

“Susup içime döktüğüm cümlelere boğazımdan geçiş yok Parmak uçlarımla konuşuyorum, duyuyor musun?”

Bir pencere kenarı...
Kim bilir kaç parmak izi tutar bağrında?
Aklına düşer seyre dalıp gittiğin ne varsa
Yaşama yakın, ölümden uzak
Zaman adlı odada
 
Bir pencere kenarı...
Kim bilir kaç çizgi biriktirir suretinde?
Dolaşır hafızanın karmaşık koridorlarında
Geçmiş, şimdi, gelecek...
Yaşama ve ölüme eşit,
Yelkovan ve akrep arasında.
 
Bir pencere kenarı...
Kim bilir kaç nefes değer tenine?
Sirayet eder yalnızlığının kalabalık yansıması
Müptezel dünyanın gölgesinde
Ölüme yakın, yaşamdan uzak
Sanma, anıların pâyidar kalacak
 
Bir pencere kenarı
İçe açık...
Dışa kapalı...
 
Bir pencere kenarı...
Bir unutuş...
Bin hatırlayış...
 
Bir pencere kenarı...
Bir iç döküş...
Bin susuş...
 
Sessiz bir vaveyladır can önü sohbeti
İçine attıkların, taş olur
Kırıverir canı…
 
Duyulsun bu (z)amansız çığlık:
‘Penceresizim şimdi
Canı kırık…’