Lavinya Dergisi

YOLUN YARISI
Arşiv

Eski Yazar Yazıları

Ayrı bedenler, ayrı yaşanmışlıklar ve apayrı yaşlar. Biliyorum ki herkesin omzunda taşımakta olduğu bir yükü var. Kimi dost oldu bununla, kimi de her sabah bir yabancı gibi karşılıyor bu duyguyu. Evet yaşlarımız yaşantılarımız elbette bir değil. Fakat insan olarak ortak bir noktamız var. Öncelikle duygularıyla dost olan insanlardan başlayayım. Her gün baktığı, baktığımız bir pencere var gözlerimizde. Her sabah aynı çiçekleri görüyor, aynı insanların kaldırımdaki adımlarına şahit oluyor. Yani her şey olması gerektiği gibi aslında. "Her şey olması gerektiği gibi mi ?" İşte bu cümle, Her an ve her gün değişen duygularımızın tam da zıddı olarak. Yaşamak istediğimiz yahut bakmak istediğimiz hayatın dışında kalan. Ama her şey olması gerektiği gibi. O zaman ben dost olmuşum bu cümleyle. Zamanla… Yaşadıklarımla… Yahut dost oldurulmuşuz bize sunulan bilmediğimiz hayatlara. Peki ya, daha yolun başında olan, yani dostsuz kalan insanlar. Sanırım onlar her gün baktığı pencerenin rengini, caddelerdeki insanların adımlarını dahi değiştirmek isteyecekler, istemeliler de… İstesinler ki " insan ne demektir " bunu derinden yaşasınlar. Hem hayatla hem de kendisiyle savaşsınlar O zaman ne rengini değiştirmek isterler baktığı pencerelerinin, ne de yürüdüğü sokakları. Çünkü yaşamak zaten direnmek, yaşamak zaten ölüm demekti.