Lavinya Dergisi
SESSİZ OLMAYI SEÇTİKKelimelerim olmasın... Sessizce konuşmak istiyorum sizlerle Tıpkı içinizde ki siz gibi. Sessiz çığlıklarınız olmak istiyorum. Kimseye gösteremediğimiz sevginizi, Gizlemeye çalıştığınız diğer benliğinizi, Hatta insanlığa karşı korkularınızı. Ben, konuşmadan da anlamak istiyorum sizi. Bana kendinizi anlatmak yahut özenli cümleler kurmak zorunda değilsiniz; ki zor da gelecektir. Bence her insana da zor gelir, çünkü basit bir şey değildir konuşmak. Zaten basit olan hiçbir şey de yoktur bu hayatta. Biliyor musunuz bu aralar hayatımda suskunluk kelimesinin, kelimelerden ibaret olmadığını anladım. Mesela bir insanın gözyaşında gördüm suskunluğu. Bir insanın sessiz çığlıklarını izledim. Mecbur bırakılmış bir hayata karşı dik durmaya çalışan birine şahit oldum. İşte o zaman bildiğim bütün kelimeleri yitirdim. Tıpkı zaman geçtikçe değişen kelimelerin ölçüsü gibi. Çocukken bildiğimiz sessizlik kelimesi ile şimdiki sessizlik arasında epeyce fark görüyorum. Halbuki kelimeler aynı düzeyde, aynı doğrulukta yazılıyordu. Tabi Küçükken biz seçmiyorduk sessiz olmayı. Daha çok susturuluyorduk. Bildikleri tek şey sessiz olun demek oluyordu. Bizler de bilmediğimizden hep konuşuyorduk. Anlatmaya çalıştığımız bir benliğimiz vardı. Annemize, babamıza, etrafımızdaki herkese… Hatta oyuncak bir bebeğe dahi anlattığımız ama hatırlayamadığımız ne çok anımız vardır, Kim bilir? Şimdilerde ise, içimizde var olan çocukla dahi konuşamaz olduk. Kelimelerin gücü azaldı sanki, ya unuttuk konuşmayı ya da suskunluklarımızla anlaşılmayı seçtik. Ve en kötüsü de, hiçbir şey beklemeden, ölmeyi bekledik.