Lavinya Dergisi

KAYBETMEK VE BEN
Mehmet KEKEÇ

Tutsak kaldı dudaklarının arasında, Yüreğinin esaretinden kurtulamayan Seni Seviyorumlar.

Gece ıssız, Ses bulanık, Zihnim sesimden bulanık. Düşünüyorum da, İnsan mâteme hep mi hazırlıksız yakalanır? Sonbahar düşerken ansızın ömrümüze Eylül, yalnız isminin güzelliğiyle süslerken içimizi Sabır yalnız zaman değildir diyorum. Eylül ise geçiyor zamanı dinlemeden... Zihnim, kurt yürümüş ağacın çaresizliği içinde Yatağım, kuytu bir sokağın sessizliğine hâkim. Kazandığım ne varsa, Bir yağmurun toprağa düşmüş kokusunda gizli. Henüz vazgeçmiş değil, toprak yağmurdan Kelimeler ıslak, düşlerim sırılsıklam Gece almış çoktan demini. Toprak acılarını, yağmurun şefkatine terk etmiş. Gri bulutlar beyaza, Karanlık gökyüzü yıldızlara bırakmış yerini... Toprak ve yağmur kavuşmanın en güzel hâlini resmediyor. Teslim olma süresi ile eşdeğer mutluluğa ulaşma hızımız. Ne kadar erken kabullenirsek, o kadar tatlı geliyor yenilgi... Marifet o ki! Ayakta iken yaşamak değil! En dibe vurmuşken, Dimdik kalkmak yerinden yeniden... Cümlelerin büyüsüne kaptırmış, Düşünce labirentlerinde kaybolup giderken Gecenin bilinmeyen bir anında... Ne güzel kaybettim diyorum! Ama kaybetmek de çok yakışıyor mu bana?