Lavinya Dergisi
BEN DEĞİLMİŞİM MEĞER, SENMİŞSİNGüvenerek başlıyor her şey. Açılıyorsun karşındakine zamanla ve zayıf yönlerin ile eksikliklerini de gösteriyorsun hiç yargılanmayacağını sanarak ve umarak. Bir süre sonra bir bakıyorsun ki üstten üstten tavırlar ve yargılayıcı bakışların altında ezilip gitmişsin; küçülüp kalmışsın. Ve kendini gerçekten de öyle sanmaya ve görmeye başlıyorsun sorgusuz sualsiz. O küçümseyici ve yargılayan bakış açısını kendi bakış açın sanıyorsun. Kendini güvenerek bıraktığın o kişi senin yargıcın olup kendini değersiz ve yetersiz hissettiriyor sana. Ve bir süre böyle devam ediyorsun yoluna. Bu yanılsama içinde kendine yüklenip duruyorsun ve bu ağırlığın altında kalıyorsun. Sonra bir an geliyor beyninde bütün ışıklar yanmaya başlıyor ve farkındalığın artıyor. Sorgu sual başlıyor ve altında ezilip kaldığın o ağır yükler hafiflemeye ve bakış açın değişmeye başlıyor. Uzun süredir bir yanılsama içindeymişim meğerse diyorsun kendine; ben sandığım aslında ben değil de, karşımdakiymiş. Kendimi, kendi gönül ve zihin gözümden değil de karşımdakinin gözünden görüyormuşum. Bana atfedilenler benimle ilgili değil, karşımdaki ile ilgiliymiş. Onun yetersizliği ve değersizliğiymiş bütün bunlar. Bana yansıtmış içindeki olumsuzlukları, içindeki boşluğu bana yüklenerek doldurmaya çalışmış meğerse. Bunları fark etmek insana hem iyi geliyor hem de kötü. O insanı yörüngenden çıkartmakla başlıyorsun işe çünkü o insan senin güvenine ihanet etmiş ve yargıç cübbesini giymekten hiç çekinmemiş. Kısacası sana iyi gelmemiş ve bundan sonra da iyi gelmeyecek. Sonra kendine yükleniyorsun yine; bunları nasıl farkedemedim ve bunları bana yapmasına nasıl izin verdim diye. Ders çıkararak bu yanılsamanın içinden çıkarıyorsun kendini; yüreğin acıyarak ve o kişiyi arkanda bırakarak.