Lavinya Dergisi
BİR YER VARBiliyorum bir yer var. Kaçıp gitmek istediğim. Uçak, tren, otobüs, karavan... Ama asla yürüyerek değil. O mesefe yetersiz ve ufkumda yerle bir! Yok olmak, kısa bir mola, uzaklar, sessizlik, keşif... Ama asla tanıdık değil. Yeni kaldırım taşları istediğim. Belki bir masal diyarı, dağ, taş, başka bir deniz ya da sadece sokaklarında kaybolacağım bir şehir. Öylesine boğulmuş bir ruha sahibim. Neden, nasıl, kim sorularını geride bıraktım. Düşüncelerim hızla akan bir nehir. Ama asla mutsuz değil. İçimde bağıran heybesine değişim katmak isteyen sesim. Ne yemeliyim? Nerede gezmeliyim? Anlara ekleyebileceğim tatlar, görseller, evler, sular, insanlar için için. Dolu bir sırt çantası, ufak bir bavul, harita, kulağımda kulaklık... O en sevdiğim şarkıları dinlediğim. Ama asla hüzünlü değil. Neşeli ritimler, melodiler, aşk şarkıları dinlemek istiyor beynim. Şaşırmak, tanışmak, dokunmak, görmek; kedilerini, kuşlarını, bağını, bahçesini o yerin. Rüzgarında savrulsun saçlarım. Mesela çayın tadı farklı olsun, damadığımda hissettiğim. Ama asla acı değil. Hoş bir seda bilmeliyim. Gitmeliyim! Ama asla dönmemek üzere değil. Sanırım uçaktan yana olacak tercihim. Kemerimi sıkı sıkı bağlamalı, kapatmalı telefonu, o anonsu yeniden duymalı, kaydetmeli bedenim. "Oksijen maskenizi önce kendinize, sonra sevdiklerinize takın." cümlesiyle irkilmeliyim. Biliyorum bir yer var. Bir daha yenileneceğim. Maske niyetine nefesleneceğim... Korkmayın siz de gidin!