Lavinya Dergisi

BİLMECE...
Mehmet YILDIRIM

Ben zerre koymamışken ağzıma bu meretten, Neden bu kadar sarhoşum şehrinde, Aşkından mı? Yoksa vuslata kavuşmayan bakışlarından mı?

Şimdi eski bir kelimesin dilimde, Telaffuzu oldukça zor ve meşakkatli, Zihnimdeki alfabede yerin var, Dilimdeki harfler seslendirmiyor seni, Söylemek kolay derdi tatmamışa, Derdin sahibi ses çıkardıkça kanıyor, Hızla kayboluyor nesneler, Ve ben geceye “merhaba” derken, Karanlıkta kalıyor harfler ve kelimeler, Hükme razı gelmişlik var içimde, Sükût altın eder bizim kültürümüzde, Ama sustukça kanayan bir yer var içimde, Tırnaklarıyla kazdıkları yerlere doluyor, Kıpkırmızı ve acıyı temsilen, Oysa kırmızı tutkunun rengiydi hani, Bizi şiirler mi kandırmıştı yoksa? Yoksa gerçekten tutku kırmızıda mıydı? Gece usul usul damarlarımda dolaşmaya başlamış, Besbelli kıvrandıracak yine yalnızlığımda, Kapımın çalınmasından korkuyorum, Kapımın çalınmasından, Ve bu yapayalnız halimin bir sır olarak kalmamasından... Bir yandan da seviyorum karanlığı, Aynalar bir yabancıyla göz göze getirmiyor beni, Yalnızca duvarlar ve zihnimdeki alfabe, Cümleler karışıyor birbirine, Hatıralar, Yaşanmışlıklar... Neyi nereye koyacağımı şaşırıyorum, Kendime yer bulamadığım yerde artık sana, Sana nasıl bir taht kuracağım? Ben mi yabancıyım bu ayrılığa? Yoksa içimdeki benden bağımsız, Acıyla kaplı o masum çocuk mu? İşte gece burada, İşte seyre dalan gözlerimin yardım çığlıkları, Dolu dolu gözyaşıyla, Yıldızlar yarım yamalak gri bulutlar ardında, Bulut ağlarsa ben susarım bu gece, İkimizin gözyaşı fazla bu kente, Fazla, masum olmayan insanların üzerine bu yağmurlar, Yahut fazla, aşk diye inlediğim adı bilinmez illete, Bu kurumayan gözlerimden döktüğüm yaşlar, Mürekkepte bitmek üzere, İçimdeki umuda dair şeylerde, Güneş doğmak üzere, Ben yeniden başlayabilecek miyim? Kocaman bir bilmece...