Lavinya Dergisi
SİHİRLİ GAZ LAMBASIBir ağaç altı, mevsimlerden yaz ya da ilkbahar… Göğe bakarken bin bir soruyla, aklıma gelen bir bilinmezlikle oflarken buldum kendimi. Şans, talih, ütopya, rüya... Neyse ama masaldayım tam da şu an! Lakin kırmızı elma düşmese başıma. Veyahut ninemin beşiğini tıngır mıngır sallamasam. Şu meşhur eski gaz lambası çıksa mesela karşıma. Başardım, diye bağırsam! Alsam elime hafifçe okşasam ve bir ses duysam: - Dile benden ne dilersen! Göz açıp kapayıncaya kadar dileğimi söylesem… Aklıma gelen ilk şeyi istesem! Bir dakika! İki! Üç! Afalladım! Hayal etmişim boşa, yıllarca tek arzumun ne olduğunu bilmeden. Uçmak mı? Kaçmak mı? Yok olmak mı? Neyi dile getirsem? Para mı? Şan mı? Şöhret mi? Hangi birini seçsem? Cin bekler mi cevabımı sabırla? Sahi ben bunu ayrıntılı düşünmedim, kararsızım ya da dilek hakkımı yükselt desem. Ek süre istesem! Şöyle bilinmeyen bir diyara sultan mı olsam? Yok ben bu çağsız yapamam! Vezirim yok ki danışsam. Huzuruma platonik aşkımı mı çağırsam? Dilek, sen, ben, hava, lamba, beni sevsen. Bir de kekelemesem! Yok direkt sevmesini emretsem. Kapandırsam ayaklarıma, mana dolu şiirler mi söyletsem? Adıma şarkılar mı besteletsem? Aşkı bekletsem! İşi mi yükseltsem? Yok! Hızlı koşmayı mı istesem? Böylece kolay erişilemesem. Dört! Beş! Altı! Yoksa pembe panjurlu evle mi yetinsem? Yıldızlara mı gitsem? Saf ipekten bir elbise, eşsiz bir safir, dünyanın en uzun tatilini mi rezerve etsem? Hangi derdimi sildirsem? Zamanı durdursam. En güzel olmayı mı düşünsem? Ayna ayna! Gamsız olmayı da es geçmesem. Bir şato! En verimli ova! Son model araba! Siyah bir tay! Kristal ayakkabı! Marka saat! El dokuması halı! Yoksa hangi gideni geri döndürsem? Bir daha incinmesem! Kuş tüyü yataklara mı girsem? Hollywood filmlerine mi seçilsem? Nedir büyük ödül lambada? Kendimi geçmişe ışınlatsam. Uzay boşluğuna mı düşsem? Ölümsüz olmayı öne geçirsem? Şans, talih, ütopya, rüya. Neyse ama uyandım tam da şuan! Bir ses daha gelir, ben kafamdaki baloncuklarla boğuşurken: - Dileme benden ne dilersen! Sen daha ne istediğini bilmezken! Seçemezken! Hele ki; zamanında ve bir solukta alınmayan kararların hükmü olmadığına asırlardır ben tanıklık etmişken!