Lavinya Dergisi

İKİNCİ BAHAR
Mehmet KEKEÇ

Tutsak kaldı dudaklarının arasında, Yüreğinin esaretinden kurtulamayan Seni Seviyorumlar.

Sanırsın hep bu yaşımda Tüm acılarımı sırtıma yük kabul etmiş Öyle doğmuşum ana rahminden dünyaya...

Hani çocukluğum, hani ilk gençliğim Nerde ilk aşkımın heyecanı? Ellerimi ve yüreğimi titreten O midemdeki kramp, içimdeki sancı...

-Garip bir his bu bendeki- Sarhoşluğumu etil alkolün sancısı sananlar Kanıma karışan kötülüklerin etkisine kör Fazlasıyla nankör insanları düşünmezler mi?

Kırda şen şakrak türküler söyler Rengarenk çiçekler, Ve özgürlüğünü kanatlarına borçlu Tek suçu dalındaki buğdaydan doymak olan Kahverengi serçeler...

İçimde matem havası Hicaz makamı hüzünler. Artık tek isteği daha az ezilmek olan Duygusuz kaldırım taşına dönmüş yüreğim. Hangi merhem saracak yaralarımı Hangi masal kahramanı kurtarıcım olacak?

Ben kimdim? Hangi yollardan geçtim? Kimim şu vakit? Hangi yanlışları seçtim? Gözlerimde geceden damıtılmış Karanlık acıların solgun ve soğuk ışığı Er ya da geç, geçecek sandığım sanrılarım Yüzümden akan sonbahar yağmurları...

Şimdi tüm beklentim, Denize sıfır Acılara fersah fersah uzak Koyunda serin ve tuzlu Koynunda fazlasıyla umutlu Bir miktar huzurlu bir gündoğumu Sıcacık teninde derin bir uyku Elleri şifa, gözleri cennet bir ikinci bahar... Ve kehribar tespihim de çektiğim Sabır taneleri...