Lavinya Dergisi
YANIKLARIMNe iyi gelir yanıklara? Buz, su, bal, aloe vera, merhem... Şiddeti fark eder mi sıcağın az yandı dersem? Buhar mı? Ateş mi? Yağ mı? Hangisini istersen! Yoksa yaz mı yaktı canımı? Güneş'e hafif meltemler eşlik ederken. Kabarcıklar ellerimden çok, beynimde görsen! Sahi kaç derece benim yanıklarım 1-2-3... Hepsinden var, hangisini istersen! Çiğ patates de hiç etki etmemişken. Zeytinyağını mı denesem? Sözler mi yakar, gözler mi? Seçemesem. Faydası olmadı doktor doktor da gezsem. Bıktım "Şifası yok içine işlemiş." diyenlerden! Kim suçlu? O, bu, şu, sen ya da ben! Fark eder mi? Bu kadar yakınımda olup içimdeki yangınları göremezken! Sevmek neydi? Dost, can, kan, aşık, sırdaş... "Olmak." alevlerden geçemezken! Yalnız mı yürüsem? Hangi engin deniz söndürür yüreğimi? Yoksa ıssız nehir mi seçsem? Koşsam! Durmasam! Alsam kıvılcımlarımı yanıma ve gitsem... Yolda karamsarlığımı da sevsem. Yetinmesem! Sonsuz baharı bulsam. Bilmek yanmakmış, duymak kaynamakmış, bilmem kaç derecede! Artık incinmesem. Üzerime derin acılar gömen o bahçıvanlara küssem. Yapmacık şu gülümsememi silsem. Bağrı yanık gezmesem. Vefasızlara sırtımı dönsem. Yangınıma odun atanlara tırnaklarımı göstersem. Hayat bu! Daha fazla feleğin çemberinden geçmesem! Güvenmiyor kimse birbirine. Ben yenilere güvensem. Önce kendimi motive etsem. Yağmur yağsa şöyle bardaktan boşalırcasına, serinlesem. Küllerim yayılsa ovalara, acıtan sevdalara. Bağıra, çağıra şarkı söylesem. Ellerine kibrit verdiğim için geçmişe dönsem ve asıl kendimi affetsem! "Kaynar suya soksam ellerimi yanmadım ben." diye haykırabilsem... Dilesem. Simurg misali uçabilsem. Kaf dağına ulaşabilsem. Kanadımdaki tüyleri saçabilsem. Yanmadan pişebilsem...