Lavinya Dergisi
EMEL SAYIN KİMDİR?“ Mavi Boncuk”, “Olmaz Böyle Şey ”, “Feride” gibi birçok şarkı ve filmle, evlerimize konuk olan Emel Sayın’ın hayat hikayesidir… “İsmin ne dedi söyleyiverdim, Ferideee” diye elimde bir fırça, Emel Sayın ekranda çığlık çığlığa geçirdiğim çocukluk günlerimi hafızama taşıdı bu yazı. Onun güzel sesi, filmlerinde ekranı dolduran güzelliği ile eminim bir tek beni etkilemiyordu. Mavi Boncuklar, ben bu dertten ölürsem hiç mi kalbin sızlamaz söyle küçük beyler, olmaz böyle şeyler… Hangi birini saysam bilemedim. Birini seçsem eksik kalana üzüleceğim gibi. Siz, onu andığınızda aklınıza hangi şarkısı geliyorsa onu dinleyin de öyle okuyun olur mu? Emel, 20 Kasım 1945’te, Sivas’ın Şarkışla ilçesinde Suat Hanım ve Ahmet Bey’in 4 çocuğunun en büyüğü olarak dünyaya geldi. Sayın ailesi, 1926’da Türkiye’ye gelen muhacir bir aileydi; Makedon kökenliydiler. 4 kız çocukları oldu. En büyüklerine Emel adını vermişlerdi. Bir gün bu ülkenin en özel isimlerinden biri olacağından habersiz, gülümsüyorlardı güzel bebeklerine. Sonra diğer kızları, Şenel, Fatoş ve Hülya geldi. Suat Hanım ve Ahmet Bey, Toprak Mahsulleri Ofisi’nde çalışıyorlardı. Emel, okul yaşı geldiğinde, anneannesinin yanında Kayseri’deydi. İlkokula burada, Kayseri Cumhuriyet İlkokulu’nda başladı. Ortaokul zamanında da Konya’ya yerleşmiş olan ailesinin yanına gitti; ortaokulu burada okudu. Sonra ailecek İstanbul, Üsküdar’a taşındılar. Burada Emel’i müzik dolu, yepyeni bir hayat bekliyordu. Edirne, Uzunköprü’de, Gazi Turhan Bey Ortaokulu’nda tamamladıktan sonra, Çapa Anadolu Öğretmen Lisesi’nden mezun oldu. Emel, sesinin duruluğunun, güzelliğinin çok erken yaşta farkına varmıştı. İlkokul sıralarında yapılan şarkı yarışmalarının birincisi hiç değişmiyordu. Şarkı söylemek küçük Emel’in kalbinde, kocaman bir tutku oluvermişti. Küçük kalbinin hayalleri ne kadardı bilinmez, ama çok daha fazlasına ulaşacaktı… Gerçekten de yetenekli bir kız çocuğuydu Emel. Sesiyle dikkat çekmemesi imkansızdı. Ailesinin de dikkatinden kaçmadı elbet. Arif Sami Toker’den müzik dersleri almaya başladığından 13’ündeydi. Yıllar sonra Toker’in yetiştirdiği en ünlü ve yetenekli sanatçı olarak kabul edilecekti. Daha sonra Münir Nurettin Selçuk’tan ders almaya başladığında, şans da bulaşacaktı hayatına. Üç yıl sürdü Münir Nurettin eğitimi. Yeteneği ile daha çok dikkat çeker olmuştu. Yaşı da artık genç kızlığı bulmuştu. Liseden de mezun olmuştu. Ardından üç yıl boyunca İstanbul Belediyesi Konservatuvarı, Beşiktaş Şan Bölümü’nde eğitim aldı. Şan eğitimini, Fransa’da zamanında Münir Nurettin Selçuk’a da eğitim vermiş, Şan Öğretmeni Alis Rosenthal’dan alıyordu. Onun gibi ünlü olacak, ismini duyuracak arkadaşları da oldu elbet. Muhittin Sadak’tan solfej derslerini alırken, ders arkadaşları Erkin Koray ve Mine Mater’di örneğin. İstanbul, kalabalığıyla, yoğunluğuyla Emel Sayın’ı da içine çekmişti. Durmadan çalışıyordu. İlk stüdyo albüm çalışmasına “Sus Sus Sus” adını verdi. Bu albüm için imza attığında, aslında sanat kariyerini profesyonel anlamda başlatmış oldu. Bu şarkı, aynı zamanda 1968’de, Hülya Koçyiğit ve Erol Büyükburç’un başrollerini paylaştığı “Sus Sus Kimseler Duymasın” adlı filme adını vermiş ve film müziği olmuştu. 1971’de, iki teklikten oluşan üç ayrı plak çalışması ile “Sus Sus Sus”, “Gel Gel Gel” ve “Doyamadım Sana” şarkılarını duyurdu. 1972’de, 10 Türk Sanat Müziği şarkısından oluşan bir albüm çıkardı. İstanbul Plakçılık’tan çıkan kırmızı fonlu bu albümün ön yüzünde Emel Sayın’ın bir fotoğrafı vardı. Adı, “Son On Yılın En Sevilen On Şarkısı” olan bu albümün satışları 100 bine ulaşarak rekor kırdı. Bu şarkılar, filmlere müzik olması yönüyle de ayrıca ilgi çekmişti. Emel Sayın, artık çok daha ünlüydü… 1973’te “Emel Sayın 73”, 1974’te “Emel Sayın 74”, 1975’te “Emel Sayın 75”… adını verdiği albümler yayınlandı. Günümüze yaklaşırsak, 1997’de “Başroldeyim”, 2000’de “Ah Bu Şarkılar”, 2001’de “Dinle 2001”; daha da yaklaşırsak, 2011’de “Mavi Boncuk”, 2013’te “Hep Bana” albümleri ile karşımızdaydı… Kendimi bildim bileli onun sesi kulaklarımda. Onun tanımayan, bir şarkısını bilmeyen yoktur. Başarıyla yoğurduğu, çok çalışıp ürettiği hayatında hak ettiği birçok şeye de ulaştı. Bir röportajında ona en mutlu anları sorulduğunda, “Başarılı bir konser sonrası ve sevdiklerimle olmak” demiş. Dilerim gücün yettiğince hep sahnede ol, biz de hep senin seyircin olalım sevgili Emel Sayın…