Lavinya Dergisi
MARTILAR
Aksu ÜNAL
Kelimeler bazen durup keşfedilmeyi bekledi bazen denize, kedere, sokağa ya da insana saklandı. Onu çağırdım, buldum ve el ele verdik. Karanlığı, belirsizliği, isimsizligi beraber geçtik. Sözlerin dansını adım atmadan anlayamazdım. İçsel oyunlarım beni bu dansa davet etti. Eğer siz de sözleri duyuyorsanız dansınız çok yakındır.
Kim atar bir daha martılara
Sevincimizden böldüğümüz ekmekten
Bir parça koparıp
Yüzümüzdeki tebessümden
Kim bahseder
Martılara rüzgârı sorup
Fırtına gibi estiğimizden
İçimiz hoyrat rüzgârda savrulan saçlar misali
Dökülüyoruz ve dağılıyoruz
Gülüşümüzde güneş çiziyoruz gökyüzünde
Üzüntümüzde bulut gibi kapatıyoruz güneşin gülen gözlerini
İçimizde bir ekmek koparılıyor sanki
Martılara ekmek atılmak için
Ne mutlu,
Onları beslemek, içimizdeki çocuğu doyurmak gibi
Neşe, heyecan dolu
Ve hüzün dolu
Martıların artık açlığa alıştığını görmek
Kimse vermez mi içindeki ekmekten
Fırtınada savrulan saçlar misali yüreğimiz
Bir martı sesi
İçimizdeki çocuğa seslendiğinde
Onu beslemeye hazır,
Rüzgâra bırakılan ekmekler kadar yönsüz.