Lavinya Dergisi
DÜŞÜNCELER
Aksu ÜNAL
Kelimeler bazen durup keşfedilmeyi bekledi bazen denize, kedere, sokağa ya da insana saklandı. Onu çağırdım, buldum ve el ele verdik. Karanlığı, belirsizliği, isimsizligi beraber geçtik. Sözlerin dansını adım atmadan anlayamazdım. İçsel oyunlarım beni bu dansa davet etti. Eğer siz de sözleri duyuyorsanız dansınız çok yakındır.
Anılarla suluyorum seni her gün
ölmemiş bir zatın arkasından yad ediyoruz
meyus bir düşünce ile örtünüyoruz
aklıma sen geldikçe kışa giriyoruz
Fincanlara boşalt aklındakileri şimdi konuşacağız
karşıma otur anılardan yapma sen
zihnimde kelime kelime, yer yer devleşen
büyüdükçe beni küçülten bir devri konuşacağız
Zamana hile yapmışım gibi seviniyorum
seni anılardan bugüne getirdikçe
ölüm ile ölümsüzlük melezleniyor seninle
zamana çelme takmışım gibi hissediyorum
Alışkanlıkların prangasında yaşıyorum, yaşıyorsun
ikimizi birden ben hayatta tutuyorum
bugünün zamanından silinmiş biri için yaşamak,
fotoğrafın içine dalabilmek kadar anlamsız
biliyorum...
Oysa zamana çelme takanlar anlar beni
alışkanlıkların kendi bireysellikleri vardır, kendi dilleri
o dili, o külliyatı bilen kimse
zamanın sınırlayıcı radarına takılmaz
ben o dili biliyorum
zaman bana işlemiyor
sinemden çıkarıp koyuyorum masaya seni
her şeyini
birikimli yalnızlıklarımla tanıştırıyorum seni
zamanın neresine koyarsam taşıyorsun
bir yağmur damlası gibi bende büyüyorsun
Bir zırh gibi kuşanıyorum varlığını
ayağıma dilime dolanan varlığını
yokluğunun varlığını
hemhal oluyormuş insan
ölümle ölmeyen insan arasındaki o köprüyle