Lavinya Dergisi
DOĞRU İNSANHepimizin zihninde oluşturduğu, birçoğumuzun listeler halinde kağıtlara döktüğü bir “doğru insan” prototipi mevcuttur. Yıllarca bu “doğru insan” modelini bir nakış gibi işler dururuz. Hayat karşımıza yeni yeni durumlar kattıkça bizler de doğru kişi prototipine ekleme ve çıkarmalar yaparız. Ama doğru insanı ararken doğru yolda olup olmadığımızı önemsemeyiz. Hayatımıza giren her yeni kişiyi kafamızda yarattığımız o kişi kalıbına oturtmaya çalışırız. Ne kadar oturtmaya çalışsak da kalıba bir türlü sığmaz çünkü olmayan bir şeyi oldurmaya çalışmaktan ve zorlamaktan başka bir şey değildir bu. Kalıplarımıza uymayan kişilerin bizim için doğru kişi olmadığını düşünürüz. Aslında doğru kişiyi bulmak için önce doğru kişi olmak gerekir. Freud’ un çok sevdiğim bir sözü bu durumu özetler niteliktedir; "Herkes doğru insanı bulmak ister yanılmamak için, oysa kimse uğraşmaz doğru insan olmak için.” Mutlu bir birliktelik doğru insanı bulabilmekten değil, doğru insan olabilmekten geçer. Kendimizi sevmek, sevilmeyi hak ettiğimize inanmak ve kendimizi tüm kusurlarımızla kabul etmekle başlar. Kendi kusurlarımızı görüp kabul ettiğimiz takdirde bu kusurları iyileştirmek için çabalayacağız. Bütün bu bahsettiklerimi düşünürken bir de şu soruyu düşünmenizi isterim: Neden bu kadar insan yalnızken; bu kadar insan yalnız?