Lavinya Dergisi
ESKİDEN GÜZELDİZaman geçtikçe her şeyin sihri kayboluyor sanki. Çocukken güldüğümüz şeylere artık gülmüyoruz mesela. Ya da eskiden sevdiğimiz şeyleri artık sevemiyoruz. Bayramların tadı bile bir başka oluyordu o zamanlar. Bayrama bir hafta kala tatlı bir heyecan başlardı. Bayramlık kıyafet almamızla birlikte bu heyecan daha da artardı. Artık bayrama kadar o kıyafetler bizim en kıymetli eşyalarımız olurdu. Onlara gözümüz gibi bakar, zarar gelmesin diye yastığımızın altına koyup uyurduk. Bayram günü sabahlarının tadı da çok başkaydı. Evdeki erkekler bayram namazına giderler, kadınlar da kalkıp hazırlıklara başlarlardı. Kahvaltı hazır olunca erkekler eve gelmiş olurlardı. Sofraya oturmadan güzel bir bayramlaşılır ve afiyetle oturulurdu. Daha sonra bayram gezmeleri vardı. El öperek harçlık toplamak çocukların en sevdiği aktiviteydi. Lafın özü; bayramlar şenlik niteliğindeydi. Ama artık öyle değil. En azından benim için öyle değil. Uğradığımız kapılar azalmaya başladı. Hayatımızın en değerli kişileri birer birer gitti. Yüzlerdeki kahkahalar yerini buruk gülümsemelere bıraktı. Ben en çok sevdiklerimin elini öpmek yerine onların mezarlarını ziyaret ettiğimde anladım büyüdüğümü. Büyümek böyle bir şeydi madem keşke büyümeseydim. Eskiden her şey çok güzeldi. Ama eskiler, sadece eskiden güzeldi.