Lavinya Dergisi
GİTMEK Mİ KALMAK MI?Gitmek ve kalmak arasında ince bir çizgi vardır. Mesela bir insan gitmek istediği zaman mecburiyetten kalabilir; kalmak istediğinde ise canı yana yana gidebilir. Ama ikisi de zordur bence. Gitmek cesaret işidir. Herkes yaşadığı bir şehirde, bir evde, bir kalpte kalabilir; oysa çoğu kişi gitmeye cesaret edemez. Bunun için her şeyini, herkesi arkanda bırakıp gitmek zordur bu hayatta. İnsan alışkanlıklarını bırakmak istemediği için kalmaya yönelir. Ya da geride bırakmaya cesareti kalmadığı zaman kalmaya yönelir. Oysaki bizi iyi hissettirmeyen alışkanlık neye yarar? Gitmeyi bir seçenek olarak önümüze koyan hayatımızda, neden kalmak için sebepler arayalım ki? Gitmek; bazen kaçış değil, çözüm yoludur. Kaldığında aynı şeyleri yaşayacağını ya da üzüleceğini biliyorsa veya tahmin ediyorsa insan bunu tercih etmemeli. Bir şeylerin farkına vardığında gitmeli insan çünkü kalmak sadece bazı şeyleri geciktirmeye yarar. Çoğunluğun aksine benim düşüncem insan gerektiğinde gitmeyi bilmeli. Unutmayalım ki; bazı kalışlar gidişlerden daha çok can yakar. Asıl mesele gitmek ya da kalmak değil; hissetmek. Hislerinin sonucu da kalmak ya da gitmek. İnsan bazen nereye olduğunu bilmeden sadece gitmeyi istemez mi? Onlar için yolun nereye gittiğinden daha önemli olan yolun varlığıdır. Rüzgarın akışına kendilerini bırakıp gitmek isterler. Ve bence bazen insan kendini rüzgara bırakmalı.