Lavinya Dergisi

HAVUZ PROBLEMİ
Gülşah DEMİRCİ

“Susup içime döktüğüm cümlelere boğazımdan geçiş yok Parmak uçlarımla konuşuyorum, duyuyor musun?”

Acı insanın efendisi, kurulmuş tahtına Akmamak için direnen bir damla gözyaşında… Hem doğuştan yanakları ıslaktır hepimizin Ayak diremeye değer mi, böyle yazarken ortak yazgımızda… Bir nefes, bir ciğer yangısı ve hoş geldin bebek Kafası karışmış, ipleri dolaşmış ‘dün’yaya… Devler cüce, cüceler dev olmuş Zamanın gördüğü soluk benizli rüyada… Hayal meyal bir oyun bu Belki de sapkın bir kumarbazın en büyük kozu… ‘Ölmek için yaşamak’, diye fısıldadı ‘En az, yaşamak için ölmek kadar hileli…’ Sonra kendi sesinde boğuldu sonsuzluğun sonu Hadi, tekrar, sil baştan… Acıya köle olduğumdan beri Atışını duymuyorum kalbimin… Soğuk namlu’su’ uzanırken sevgisizliğin Üşüyor, düşüyor ve biraz da büzüşüyor insan Ve sessizliğin yarı tuzlu suları sızıyor delik deşik ruhundan… Çözülemeyen bir problemdir hayat, bu gözyaşı havuzunda… Dört işlemi aşarak gelen acı, dalga geçer daha da Tükürerek, bir cesetten farksız, kendini bıraktığın o sulara… Topla, çıkar, böl, çarp – su alıyorsa ruhun Dibe doğru batsan da – kendi kendine ağladığında Yanaklarını ıslatmazsın daha fazla! Şimdi, silinen kaç gözyaşı boşaltabilir bu havuzu? Ezbere çözülemiyorken hayat denen problem Parmak hesabı ile ne kadar eder, insanın mutluluğa duyduğu özlem… Anladım ki yaşamak için ölmek, ölmek için yaşamak gibi hileli Yüzemeyip kendi gözyaşlarımda boğulduğumdan beri!