Lavinya Dergisi

KIRMIZI IŞIK
Sıla Nisa ÜNAL

En derin arzumuzdur aslında yalnızlık.

Hava oldukça kasvetli ve yağmurluydu. Eda annesinin oyun oynarken uyuya kalmasını fırsat bilip evden dışarı çıktı. Eda daha 7 yaşındaydı ve ayakkabı bağcığını bile zar zor bağlayabiliyordu. Buna rağmen üzerine montunu alarak dışarı çıktı. Akşam olmak üzereydi, hava da gitgide kararmaktaydı. Eda yolun karşısındaki markete gidecekti. Babası her gün işten gelirken o markete uğrar, Eda ise camdan bakıp babasına el sallardı. Babası Eda'ya her geldiğinde farklı bir yiyecek getirirdi, Eda ise babası eve geldiğinde koşarak yanına gider, ona sarılır, yiyeceğini ve öpücüğünü alarak odasına kaçardı. Bugün babasına sürpriz yapmak istedi. O da babasına bir çikolata alıp onu şaşırtacaktı. Yolun karşısına gitmek üzere adım attığında önünden hızla bir araba geçti. Eda çok korktu. Resmen kalbi deli gibi atıyordu. Hemen bir adım geriye çekildi ve kaldırıma çıktı. Annesi ona kırmızı ışıkta arabalar durduğu zaman geçmeyi öğretmişti. Önce sağa sonra sola sonra tekrar sağa bakması gerekiyordu. Kırmızı ışığın yanmasını bekledi. Kısa bir süre ardından kırmızı ışık yandı, arabalar durdu, Eda markete gitmek için yola atıldı. Yolda yürüdüğü vakit yanına sapsarı güneş gibi tüyleri olan çok güzel gözleri olan ve boyu kendisinin boyuna birazcık yakın olan bir köpek geldi. Köpek o kadar güzeldi ki gözlerini köpeğe bakmaktan alıkoyamadı. İlk başta köpek Eda'nın yanına yaklaştı. Ardından Eda yola çıktıktan sonra onu takip ettiğini fark etti. Arkasından geliyordu köpek. Yavaş yavaş onun adımlarıyla senkronize bir şekilde yürüyordu. Sonunda yolun karşısına geçmişti. Arkasını dönüp baktığında köpeğin hâlâ arkasında olduğunu gördü. Köpek oturmuş bir vaziyette dili dışarıda ona bakıyor ve sanki ona gülümsüyordu. Eda köpeklerden korkuyordu fakat bu köpek o kadar uysal ve güzel duruyordu ki başını sevmek istedi. Minicik ellerini köpeğin yumuşacık tüylerinin arasında gezdirdi. O kadar yumuşacıktı ki tüyleri aynı yastık gibi. Ona sarılmak istedi fakat annesi sokakta yaşayan hayvanlara sarılmaması, öpmemesi gerektiğini ve onları eledikten sonra ellerini yıkaması gerektiğini ona öğretmişti. Biraz sevdikten sonra ellerini birbirine vurarak temizledi. Ardından markete girdi. Evden çıkmadan önce aldığı paranın cebinde olup olmadığını kontrol etti. Çikolata reyonuna giderek bir çikolata aldı. Bu babasının favorisiydi. Parasını ödedi ve çıktı. Dışarı çıktığında güzel köpeğin halâ onu beklediğini gördü. Karşıdan karşıya geçmek için yine kırmızı ışığın yanmasını bekledi. Nihayet kırmızı ışık yandığında köpekle birlikte karşıdan karşıya geçiyordu ki tam o sırada köpek bir anda kızın önüne geçip onu iterek ve havlayarak onun resmen hayatını kurtarmıştı. Kırmızı ışık olmasına rağmen bir araba üzerine doğru gelip bir anda gaza basmaya başlamıştı. Köpek onun resmen hayatını kurtardı ve Eda köpeğe bakakaldı. Korkmuştu hem de çok korkmuştu. Bir an önce eve gitmek istiyordu. Kırmızı ışığın sönmesine az kalmıştı. Köpekle birlikte koşarak karşıya geçtiler. Köpek onun hayatını kurtardığı için ona minnettardı. Başını sevdi ve ona sarıldı. Hemen eve doğru gitti. Bahçe kapısını açıp eve doğru girdiğinde annesinin kapıda olduğunu gördü. Annesi kollarını bağlamış, kapıya yaslanmış bir biçimde “Nasıl benden habersiz dışarı çıkarsın? Bu çok tehlikeli” diye ona kızıyordu. Annesi haklıydı. Ondan habersiz dışarı çıkması çok tehlikeliydi. Böyle bir şey yaptığı için mutsuz olmuştu ama babasına sürpriz yapmak için çıktığını söyledi ve başına geleni anlattı. Yanındaki köpeği göstererek “bak anneciğim güzel köpek benim hayatımı kurtardı, ona bahçede bakabilir miyiz, bizim köpeğimiz olabilir mi?” diye sordu. Annesi her ne kadar sinirli olsa dahi cevap vermek istedi fakat duydukları karşısında şok oldu. Kızının yanında gösterdiği köpeğe baktı ama orada bir köpek yoktu ve kızına hangi köpek olduğunu sordu. Hayretler içinde kalmıştı. Kızı olmayan bir şeyleri mi görüyordu? Kafası çok karıştı. Kızı yandaki köpeği gösterircesine elini köpeğe uzattığında orada bir köpeğin olmadığını gördü. Tam bu sırada bahçe kapısı açıldı. İçeri giren Eda'nın babasıydı. Orhan kapıyı açıp içeri girdiğinde karısının evin kapısı önünde yaslanarak durduğunu ve birileriyle konuştuğunu fark etti. Yavaş adımlarla ona doğru yaklaşarak “Hayatım kiminle konuşuyorsun?” diye sordu. Sevda “Tabii ki de kızımızla konuşuyorum kim olacak. Bir baksana bugün benden habersiz dışarı çıkmış.” Dedi. Orhan yavaşça karısına yaklaşarak ona sarıldı, saçlarını okşadı ve bir adım geriye çekilerek yüzüne baktı. Gözleri dolmuştu. Yutkundu ve karısına “O gün olanlar senin suçun değildi.” Dedi ve karısını alarak eve girdi. Köpek ise sırıtarak bahçeden çıktı.