Lavinya Dergisi

ÖN YARGI
Sıla Nisa ÜNAL

En derin arzumuzdur aslında yalnızlık.

Akşam üstü okuldan çıkıp eve gitmek için yola koyulmuştum. O sırada annem marketten ekmek almam için bana mesaj atmıştı. Hava çok soğuktu ve ellerim üşümüştü. Bugün yanlışlıkla kendi cüzdanım yerine babamın cüzdanını alıştım. Babam ekmek parasını cüzdanından alabileceğimi söylemişti. Hem biraz ısınmak hem de dinlenmek için en yakın markete girdim. Ekmeği aldım. Parayı kasiyere uzattığımda parmak uçlarımın neredeyse soğuktan donduğunu fark ettim. Poşeti elime aldım ve marketten çıktım. Cüzdanı cebime koyarken ellerimin acıdığını hissedebiliyordum. Ellerimi cebime sokarak eve yürümeye başladım. Eve az bir mesafem kalmıştı fakat birinin beni takip ettiğini fark ettim. Marketten çıktığımdan beri beni takip eden bir adam vardı. Başımı bir anlığına geriye çevirdiğimde beni takip eden adamın üstü başı perişan ve saçları ve sakalları birbirine girmişti. Haline bakılacak olursa bir evsizdi. Birinin beni takip ettiği zaten beni tedirgin ederken üstelik o kişinin perişan bir evsiz olması beni daha da çok korkuttu. Olabildiğince hızlı adımlarla, koşarcasına eve doğru yol aldım. Yaklaşık beş dakika geçmişti ve o adam hala beni takip ediyordu. Onu atlatmam gerektiğini düşündüm. Eve gidemezdim çünkü evimi öğrenip beni tekrar takip edebilirdi. O an aklıma gelen en mantıklı şey başka bir binaya girmek oldu. Hızlı adımlarla arkadaşımın evinin de bulunduğu binaya girip kapıyı da ardımdan kapattım. Binaya girdiğimde kalbim deli gibi atıyordu. Çok korkmuştum. Hemen arkadaşımın yanına gidip olayı anlattım. Söylediğim adamı tanıdığını ve o adamın bir katil olduğu için hapis yattığını ve karısının onu terk ettiğini söyledi. Bu durum beni daha da çok korkutmuştu. Çünkü bu durumda olan bir insan her şeyi yapabilirdi. Arkadaşım bana olayı babama anlatmamı tembih etse bile babamın bunu bilmesini istemiyordum. Akşam eve döndüğüm vakit hiç durmadan bu olayı düşünüp durdum. O adam neden beni takip etmişti aklım almıyordu. Akşam yemeğinden sonra babam cüzdanını sorduğunda ona götürmek için montumun cebine baktığımda cüzdanın yerinde olmadığını fark ettim. O adamdan kurtulmak için hızlı yürüdüğüm vakit düşürmüş olmalıydım. Babama eve gelmeden İnci’nin evine uğradığımı ve orada düşmüş olabileceğini söyledim. Yarın akşam okul çıkışı gidip alabilirim dedim. Sabah okul için evden çıkarken o adamın buralarda olacağından çok korktum. Sanki her an beni takip etmiş gibi hissettim. Bütün yol boyunca arkama bakarak yürüdükten sonra okula girdiğim vakit gönlüm huzura erdi. Akşam ezanının okunması ile okuldan çıktım. Dünkü olay tamamen aklımdan silinmişti. Önce babamın cüzdanına bakmak için İnci’nin evine uğradım. Cüzdanı birlikte aradık fakat orada yoktu. Ardından eve gitmek üzere yola koyulduğum sırada yine o adamın beni takip ettiğini fark ettim. Bu sefer daha çok korkmuştum. Artık oranın benim evim olmadığını biliyordu. Hemen koşarak eve girdim. Ben binaya girdiğim sırada adam arkamdan geldi. Koşarak salona gidip babama bir adamın iki gündür beni takip ettiğini söyledim. Babam hemen yerinden kalkarak kapıya yöneldiğinde kapının önünde o adam vardı. -Kusura bakmayın küçük hanım sanırım sizi korkuttum fakat amacım size düşürdüğünüz cüzdanı geri getirmekti. Dedi adam elindeki babamın cüzdanını uzatarak. Babam kendisine teşekkür ederek eve davet etti. Hep beraber yemek yedik ve sohbet ettik. Adam çok kültürlü, bilgili ve Türkçesi çok iyiydi. Kendisinin dış görünüşüne baktığımda asla böyle bir insan olacağını düşünmemiştim. Eski ve yıpranmış kıyafetlerin ardında oldukça açık görüşlü ve bilgili bir adam vardı. Bize uzun uzun neden sokakta kaldığını ve karısının neden onu terk ettiğini anlattı. Arkadaşımın söylediği gibi bir olay olmamış herkes kendi kafasına göre bir senaryo yazmıştı belli ki. Hasan Amcanın başına gelen olaylar oldukça kötüydü fakat kendisi şu an eskisinden çok daha iyiydi. O iyi kalpli bir adamdı. İki gündür beni babamın cüzdanını vermek için takip ediyormuş fakat ben onun hakkında çok kötü düşüncelere kapılmıştım. Elbette kim olursa olsun takip edilse korkar fakat takip eden kişi Hasan amca gibi değil de takım elbiseli, traşlı bir adam olsa bu kadar endişelenmezdi. Onu sadece görünüşüyle yargıladığım için pişman olmuştum. Hasan Amca artık babamın en yakın arkadaşlarından biri olmuştu ve haftada en az bir gün bize gelip yemek yer ve sohbet ederdi. Ben de o günden sonra bir daha kimseyi dış görünüşüyle yargılamadım.