Lavinya Dergisi

TURUNCU BALIĞIN ÖĞRETİSİ
Gülşah DEMİRCİ

“Susup içime döktüğüm cümlelere boğazımdan geçiş yok Parmak uçlarımla konuşuyorum, duyuyor musun?”

Dünya, kimi zaman bir akvaryumdur insana Herkesin ufku genişliğinde dönmeye yüz tutan Kimini yaşatır, kimini ise gider bir kaşık suda boğar Kader ağlarına takılmış bir balık misali İnsan, bu sularda yüzmeye çabalar… Kaderin tekinsiz ipine tutunan turuncu balık O bilinmeyen denizlere hasret… Hafızanın dipsiz kuyusunda bekler onu pul pul döktüğü yalnızlık Hatırlar o an ve hatırlatır unutanlara Neyi, neden yaptığını bilmeden uyuyup uyandığı rüyasında Nihayetinde anlar ki avcı da bir, avlanan da… Sonu denize çıkan düşlerinden acıyla uyandığında o balık Göğsü yaralı, bir avuç suda boğulmak için yaşadı Ne de olsa balık hafızasından kısaydı ömür Dünya bir yürek atımı, belki de bir göz kırpımıydı... Anladı turuncu balık Gözyaşının tadının neden denize benzediğini Çaresizliğine değil, unutursun denilmesine çok ağladı Ve bir daha da unutmadı… Yaşayarak öğrendi, sustu, ses etmedi, aksine hep hatırladı Başkalarının anlamaması doğaldı Ne de olsa bu akvaryumun en unutkan balığı insandı…