Lavinya Dergisi

KIYAM
Yasemin YILMAZ

"Kalıyoruz... Kuş olup uçmak isterken, ağaç olup kök salıyoruz."

Uçsuz bucaksız bir denizin ortasında rotası kayıp bir gemi misali, İlerliyorum en hummalı dalgalara karşı Fırtınalar kopuyor, yağmur damlaları birer ok gibi düşüyor üzerime En yavaş haliyle yol almaya çalışmak ne kadar zor. Bir ışık yok. Pusulası kırılmış, sadece ulaşmak bir yerlere yegâne amacım. Gözümü açsam da kabus desem, geçti desem. Yorgunluğum sadece bir kabusun içinde rotasız sürüklenmekten ileri gelse. Karışsa çığlıklarım dalga sesine ama bir solukla dinlensem, kendime gelsem... Kulağımda bir melodi yankılansa, en korkunç gürültülü sesleri bir anda silebilse. Ne çok isterim tüm zorlukları aşmış halde uyanmayı. Bir kabusa uyanacağımı bilmeden bir kabusa yattığımı da bilemezdim ya! Kapatsam da geçmezdi o en görkemli savaş görüntüsü. Ne yapsam ne etsem silemezdi şiddetini artıran yağmurların doluşunu gözlerim. Affedemezdim kendimi en çok kendime yaptıklarım için. Onlarca şeyi yok sayabilmeyi başarabilseydim yahut zorlukları göğüs kafesime doldurmak yerine onlara bir çıkış yolu gösterebilseydim, bu kadar ağrıtamazdım içimi. İçim... Yetmiyor artık, dışıma kadar doluyorum. Her ilerleyişte su alıp çıkıyor dalgalardan, bir enkaz oluşundan habersiz. Batıyorum... Bu bir sancı, bu dümeni eline almış rotası kayıp ilerlemeye çalışan kaptanın en zorlu ayakta durma savaşı. Bu bir kıyam... Bir mücadele, en çok da kendime karşı.