Lavinya Dergisi
BANA BENİ ANLATMA GERÇEK SENDEN BAHSET
Kaç esaret gecesi böldü günümü, sayamadım doğrusu. Sessiz cümlelerdeki satır başlarının ruhumu kestiğini hissedemedim. Yazmadım, yazamadım, dökemedim, dolduramadım sayfaları. Akıtamadım kalemden mürekkebi, gözlerimdeki gözyaşlarım gibi akıtamadım. Bitirmeye dair noktaları bulamadım ki bulsam da tamamlanamadı. Dokunamadı hiçbiri hislerime, dokunsa da tutamazdı beni en olmadık derinlerinde. Anlamı yoktu, zaten anlatamazdım. Yazdıklarımı sildikçe eskirdi, okunamazdı. Yitik bir sayfa gibi muhtaçtı ama yine de koparılamazdı, Koparılsa eski dokusu kalamazdı. Yanamazdı, atsam da ateşe üzerindeki yaşlardan, Dumana bir an olsun karışamazdı. Açtım, susuzdum, ama yine de yanmayı göze alamazdım, Gerçek bildiğim sahtelerin asıl doğruları olduğunu anlamasaydım. Duymasaydım, yok saysaydım ama oluru var sanmasaydım. Sandım ben, belki de her şey koca bir yanılsamaydı. Huzur veren suretin sandığım, belki de kaçtığım korkularımdı. Fısıltılarında yaptıklarımdan değil yapmadıklarından söz et. Bana beni anlatma, bana gerçek senden bahset.