Lavinya Dergisi

ERTELEME HASTALIĞI
Elif AYDIN

“Eksilen her takvim yaprağı bizi sonsuzluk penceresine bir adım daha yaklaştırırken her an’ı dolu doluya yaşamak arzusu kaplar yüreğimi. Buğday tanesinden çok olan ve her geceyi aydınlığa kavuşturan gün hatırına yaşamak her şeye ve herkese rağmen İnsanı hayatta tutan yegane gerçek. An’’ın güzelliğinin farkına varın “

Erteleme hastalığına tutulmuşuz. İzleyeceğimiz dizileri, okuyacağımız kitapları, gezip tozacağımız binlerce mekanı hiçe sayar, bizden yardım bekleyen on binlerce insanı görmezden gelir, hatta bir arkadaşımızla ufacık bir sohbeti bile kendimize çok görür olmuşuz kaç zamandır. Düşündüm de ortalama insan ömrünü; Türkiye şartlarında aşağı yukarı en çok yaşayan yetmiş seneymiş . Koskoca yetmiş sene... Adı bile büyük ... Sonra bu kadar kötü matematiğimle bir hesap yaptım kendime. Zaten bebeklik dönemimi hatırlamıyorum. Üç yaşında kendimi bilsem ki ona bile şüpheliyim... İlkokul birden üniversiteye kadar 16 yıl. 3-4 sene KPSS ya da iş arama-bulma evresi. 3-4 yıl biraz para kazanayım evlilik için para biriktireyim -malum toplumun beklentileri- Sonra borçlar... Onları da ödedim. Çoluk çocuk derken taaa ki emeklilik gelmiş yaş 65. Kendime zaman ayırabileceğim tek evre. 70 yıllık ömrün 65. senesinde eğer hala yaşıyorsam şayet benliğimi keşfe çıkabilirim. Evet şimdi hesaba geri dönelim 3 yaşım ile 7 yaşım arasında 4 yıl ve de 65 yaşım ile 70 yaşım arası 5 yıl benim aslında, ömrüm yaptığım hesaba göre yalnızca 9 sene... yeterli mi ? Yaşadığımızı anlamadan, bu diyardan göçüp gittiğimizin farkına bile varmadan hem de. Birileri uğruna HEBA ettiğimiz senelerimiz. Erteledikçe bu hastalığa daha fazla batıyoruz. Yeni aldığımız koltuk takımını ödemek için aylarımızı harcıyoruz. Sahibi olduğumuzu düşünüyoruz eşyaların , zamanın ya da insanların. Sahip olduklarımızın bize sahip olduğunun farkında bile olmadan hükmediyoruz hayata. Erteledikçe erteleniyoruz hayattan. Tükeniyoruz tükettikçe... Tüketici toplum tüketiyor umutlarımızı da geleceğe açılan, tüketiyor benliğimizi, özümüzü yok ediyor yokmuşuz hiç var olmamışız gibi !