Lavinya Dergisi

ANLAŞILAMAMA SORUNSALI
Elif AYDIN

“Eksilen her takvim yaprağı bizi sonsuzluk penceresine bir adım daha yaklaştırırken her an’ı dolu doluya yaşamak arzusu kaplar yüreğimi. Buğday tanesinden çok olan ve her geceyi aydınlığa kavuşturan gün hatırına yaşamak her şeye ve herkese rağmen İnsanı hayatta tutan yegane gerçek. An’’ın güzelliğinin farkına varın “

Çağın en büyük vebası “anlaşılamamak" olmalı şüphesiz ki. Kendi küçük dünyalarına gizlenmiş 7.78 milyar ruhuz. İnsanız ama insanca yaşamayı kendimize yük saymış, bu yükün altında ezilmekten başka işe yaramamış hiçbir duygumuz. Yorulmuşuz kendimizi tekerleme gibi anlatmaktan. Sorsan hepimiz kendi masal alemimizde yaşanmışlıklarımızın şahıyız. Bilemeyiz belki de kahramanı bazılarımız en az bilinen bir destanın. Bir avuç insan topluluğu seyircimiz, film çeviriyoruz. Hepimiz bize verilen rollere en güzel şekilde can veriyoruz. Bir yalıtıyoruz kendimizi toplum denen çileli oluşumdan sonra iç içe geçiriyoruz tekrar. Modern dünya, dinleyeni olmayan bir müzik gibi ritim ettiriyor sözcüklerimizi. Kulaklara çalınsın, kelimeler dillere bulaşsın; dert paylaşılsın, gam azalsın diye. İki, üç yaş çocukları gibi paralel oyun yaşamlarımız. Bir arada ama bağımsız birbirimizden; iletişim kurmadan hiç, kendi yaşamlarımızla paralel oyunlarımız. Kimse bilmeden derdi derdimizle baş etmeye çalışıyoruz tek kişilik kadromuzla. Anlaşılmayı bekliyoruz tek odalı dairelerimizin tekli koltuklarında. Yalnız ve çıplak geldiğimiz bu rüya ülkesine yine yalnız ve çıplak gidecegimizin bilincinde. Belki de başka bir gezegenin cehennemindeyiz; en büyük cezamız “anlaşılamamak". İşte geldik, gidiyoruz, kim olduğumuzu anlatamadan, anlaşılamadan.