Lavinya Dergisi
BİR ÇİÇEKTEN FAZLASI
Ruhları bu kadar var olmaya programlı geçici bedenlerimiz neden kovalıyordu varlığı bu denlicesine çılgınca ?
“Nereye gidiyor bu saatte?” , “Nereden çıktı şimdi okumak?” , “Giydiğine bakar mısın?” der kimileri, kimileri için ise sadece bir çiçek, naif, duygusal bir varoluşa sahip kimisi. İnsan olarak hep hak konusunda eşit davranmıyor şu dünya bize, fakat var olduğumuz, canlı olduğumuz süre boyunca eşitliğin savunulması gerek. İster kadın , ister erkek. Fakat bugün durum biraz farklı. Şimdi soruyorum size , kimdi kadın, neydi misyonu? Misyon dediysem yanlış anlamayın lütfen, evrensel bir misyondan bahsediyorum. Çünkü kadın kavram olarak bu kadar basit anlatılabilecek, birey olarak da bu kadar özelliği basite indirgenebilecek kimse değildir. Coğrafya kaderdir bazen, bazı coğrafyalarda çok rahat yaşam olanağına sahip ve zamanını geçirirken, bazılarında ise günümüzde bile hala yok edilmeye çalışılıyor. Sebep çok, fakat artık sebepler konuşulmamalı. Hor görülen, itilip kakılan, ezik gibi lanse edilmeye çalışılan ve bu yapılanmayı körü körüne destekleyen toplumun bir oyuncağı gibi kadın, hep acı çekmiş, çok gözyaşı dökmüştür. Fakat sanırım kadını ele alma biçimimiz çoğu zaman hatalı. Kadın sadece bir çiçek mi? Hayır sevgili okurlar, o bir çiçekten daha fazlasıdır. Güçlüdür her zaman aslında, hoş ne kadar göstermese bile. Bir birey olarak sevilip, saygı gösterilmeli. Her insan doğar , büyür ve günü geldiğinde göçüp gider şu yeryüzünden bilindiği üzere. Ama kadın hep biraz eksik yaşıyor çoğu zaman burada. Özgürce, istediği gibi olamıyor maalesef. Yapması gerekenleri yapamıyor. En çok yükü o üstleniyor kimi zaman. Bir anne olarak, bir eş olarak bazen ise sadece cinsiyeti yeterli oluyor. Karşı cinsinden kimi zaman fazla geride kalıyor. “Kızım biz sana güveniyoruz, çevreye değil”, günümüz dünyasında nasıl da bu kadar doğruluyor kendini bu cümle. Ah o çevre. Nice kadınları bizden alıp götüren, o çevre. Okuması gereken yaşta anne oluyor bazen, gezip görmesi, keşfedecek çoğu zamanında acı çekiyor. İster sözlü, ister psikolojik, ister fiziksel şiddete kurban gidiyor kadın. Hayalleri, umutları birer birer çalınıyor. Biz “kadına şiddete hayır” dedikçe, çoğalıyor, bitmiyor bu acı, bu şiddet. Dur dedikçe sanırsın bir çığ gibi büyüyüp, daha fazla bir şeyler götürüyor bizden. Belki de kadına şiddet değil, kadına sevgi dememiz gerekiyor. O zaman ben evet demek istiyorum. Evet! Kadına sevgiye evet sevgili okur. Belki bir umut düzelir bu düzen, bir şeylere dokunur bu sevgi , insanlık adına yeni bir umut olabilir.