Lavinya Dergisi

GÖZLERİMİ KAPATINCA GÖRDÜM
Gülşen SARIGÖL

"Yazdığın her harf,yazabildiğin her kelam ölümün elinden kurtardığın serçe kuşudur ve serçe telaşlı değilse öldü demektir"...diyerek kalemini kağıtla buluşturmuş milyonlarca insandan sadece bir tanesiyim...

Uyanmak; çok derin bir uykudan. Hareketsiz bir şekilde uyuyakalınmış bir gecenin sabahı. 
Güneşin ilk ışıkları, yeryüzünün ilk kıpırdanışları, dünya insanının güneşle başlayan gün telaşesi. Kimi bir yerlere gitme derdinde, kimi bir yerlerden gelme. Zıtlıkları ile var olan dünyada hepimiz ne kadar da farklıyız birbirimizden. Aslında son derece basit varlıklarız ama içinde bulunduğumuz şartlar bizi ayrı ve karmakarışık kılıyor. 
Biliyorum sevgili okur; sıradan bir sabaha uyanıp da bu sorgulamaları yapmıyoruz bir çoğumuz. Sabahlarımız aynı çünkü; dün gibi, evvelsi gün gibi.  Her sabah sorgulamalarla güne başlayalım da demiyorum elbette. Ama sabahlar başlangıçtır sevgili okur; başlamaktır yeni bir zaman dilimine. Ve sabahlar, yeniden yol almanın diğer adıdır. Yönetmeye ve yetişmeye çalıştığımız zamanın içini tekrar ve tekrar doldurabilmemiz için bize sunulmuş lütuftur sabahlar. Zira biliriz ki inanan ve inanmayan herkes için var olan bir son vardır ölüm adında. Uyuyup da uyanamamanın bir başka adıdır ölüm. Ve uyanmış olmak bu yüzden ikramdır sevgili okur; fırsattır… 
Sabah gözlerimi açar açmaz gördüklerim, düşündüklerim, hissettiklerim ve birazdan yatağımdan uzaklaşınca başlayacak olan hayatım arasındaki uçurum bana insan olduğumu ve dünyada olduğumu anımsatırken ferahlıyorum.  Ferahlıyorum çünkü gözlerim açıkken gördüklerim; gözlerim kapalıyken gördüklerimin fragmanı gibi. Galiba gündüzleri bakmakla yetinen gözlerim; geceleri görme eylemine geçiyor. Bakmakla görmek elbette ki çok farklıydı ve ben bu farklılığı gece ve gündüze atfettim sanırım. 
Bakmakla görmek arasındaki farkı sormuşlar Mevlana' ya; 
“İkisi arasındaki fark sensin" demiş Mevlana. “Senin baktığına herkes bakar; mühim olan senin onda ne gördüğün.”
Ben gündüzleri bakıp da göremediğim şeylerin arasında kaybolmuş bir insan olmuşum sevgili okur. Sen de öyle, o da öyle, siz de öylesiniz, hepimiz öyleyiz. İnsan insana acıdan başka bir şey vermediği için gözler gündüzleri bakar; geceleri görür sevgili okur. Çünkü gündüz insana, gece kendine maruz kalır insan. Tabi gündüzleri görebilenler de vardır; sayıları az, varlıkları kıymetli. 
“En iyi yüreği ile görür insan çünkü gözler asıl görülmesi gerekeni göremez." Diyor Küçük Prens. 
Ne mutlu zamanın her anına, yüreği ile bakıp yürekten görenlere. 

Bakmalardan öteye geçip görebildiğimiz günler bizim olsun sevgili okur. Olsun ki boşuna yaşamış olmayalım. Yaşamdan bir parça koparıp almış olmanın sevincini tadalım. 
Hadi sevgili okur;
Gözlerini kapat ve görmeye başla.