Lavinya Dergisi
BAVUL
İçimde yer edinmiş binbir düşünceden birini seçip yola çıktım. Artık durağan bir hayat istemiyordum. Yaşadığımı derinlerimde hissetmek istiyordum. Dünyaya gelişimin bir anlamı olmalıydı. Ve ben bunca sene boş vermişliğimin üzerine bir aydınlanma yaşamıştım. Bavulum boştu. Yolda dolduracaktım. Hayata dair almam gerekenleri alıp bundan sonraki yaşamımı şekillendirecektim. Ve öyle de oldu. Bavuluma attıklarımdan bir tanesi kendini tanımak üzerineydi. Bunun öylesine boş bir cümle olduğunu düşünmeyin. Aslında çok kıymetliydi. Çünkü her şey kendini tanıyarak başlıyordu. Sınırımızı ve özgürlüğümüzü bildiğimiz sürece yaşamımızın gidişatını ters yönden alıkoyabilir ve gereksiz mutluluktan kaçınabilirdik. Bunu bana öğreten yaşamının sonuna yaklaşmış ve ancak sonunda bulabilmiş bir kadın oldu. Bunca sene kendini öylesine zorlayıp yıllarca çalıştığı işle ömrünü tüketerek yaşamının çoğunu silip süpürmüş olduğunu ve eline hiçbir şey geçmemiş olduğunu söyledi. Kendine uymayan bir işle özgürlüğünü kısıtlayıp sınırını ömrü boyunca zorlamasıydı. Bavula attığım gibi yoluma devam ettim. İkinci öğrendiğim ise yerinde cesaret ve korkaklıktı. Bunu da yaşamının sonuna yaklaşmış bir adamdan öğrendim. Aşkı bulduğu kadından sonunun mutsuz olma korkusuyla uzaklaşmış ve bir daha da aynı aşkı tadamamış olmasıydı. Bir de yaşamını adadığı elindeki mal varlığını arttırmak sebebiyle cesaret gösterip hepsinden olması vardı. Attığım gibi bavula çıktım yola. Bir sonraki öğrendiğim ise küçük bir çocuktandı. Bana hayatımızdaki gerçeklerle yüzleşmeyi ve bundan kaçmamayı öğretti. Yıllardır yenemediğim kedi korkumu görünce yanıma geldi ve benim kediden neden korktuğumu sordu. Yaşına uygun cevapladım. Sonra bana hayatın boyunca kaçacağına bir kez dokun. Zararsız olduğunu anlayınca korkmazsın, dedi. Küçükten aldığım bilgiyi de bavulumun en güzel köşesine koydum ve yola devam ettim. Yolda bavulumun ağırlaştığını hissedip mola verdim. Bir süreliğine yeteceğine emin olduğum topladıklarımla yaşamıma devam ettim.