Lavinya Dergisi
UMMAK
Ummak için çok fırsat kollamak gerekiyor, planlar, inançlar, enerjiler, aşklar. Aşıklar, kahveler hepsi farklı renkler dünyasına açılan ayrı bir paralellik. Rüyalarımda beliren ışıkların gücünü her uyandığımda biraz daha silikleşmiş görüyordum, bu ise ummak için düş perilerimi her gün biraz daha katlediyordu. Bazen uyandığım bazı sabahlar için kafamı yatağımdan kaldırdığımda, o günün nasıl geleceğine dair şüphelerimi bastırma ihtiyacı duyuyorum ve yastığımla ölümüme davetiye çıkarmak, tüm sevdiklerimin aynı anda haberi olacağı merasimle terk etmek istiyorum o günü. Ummak bazen de çok kolay ya çok zor olabiliyor, beklemek gibi mesela. Beklemektir aşk, beklemektir ummak, ikisinde de gelip gelmeyeceğin belli değil, değilken umarak beklemek. İmkansızlığı ummak ise mükemmeli beklemektir adeta, o enfes güzelliğini tadını almadan, damağında kalmak, acı çekerek içine çekmektir o kokuyu. Şarap tadında rujunun bozulmasıdır, arzudur. Ummak, kabulleniştir bazı evrenler arası geçiş sürecinde, mesela mükemmelden vazgeçiş, mecburiyet ve istememektir. Bu sefer ise umuyorum ki, mükemmel zamanda mükemmel şeylerin kabullenişi içerisinde ruhuma karışan enfes kokuyu içime çekeyim. Ummak, bir arayıştır. Ummak, bir bekleyiştir, ummaktır bekleyiş. Devam edelim. Umarak yaşamaya, beklentiler içerisinde dünyaya bir çeltik daha atmaya. Karamsarlık değildir ummak, sabah ile gündüzün, gece ile akşamın, siyah ile karanın, beyazla ak’ın arasında ince bir ufukta yaşamaya devam ediyor ummak.