Lavinya Dergisi
SİRAYET
Anlatamadıklarımla harmanlandığım zamanın içinde kayboluyorum. Bir büyü değil bu göze hoş gelen, Ahengiyle sarhoş eden, Ya da hayallerimi süsleyen. Bir patika yolda izini kaybetmek gibi bir şey bu. Yürüyorsun, büsbütün iz ararken her attığın adımda kaybetmek gibi tüm izleri. Ardı arkası kesilmeden hissetmek gibi hisleri içinde. Korku mu? Hayır. Sade bir korku olamaz bu. Ya olmazsa var içinde her şeyden önce. "Ya olmazsa." Bu öyle bir cümleydi ki beynime sirayet eden, Çık çıkabilirsen içinden. "Çık aklımdan, çık zihnimden!" Endişe gibi beynime hükmeden, Korku gibi kalbimi ele geçiren, Sonsuz bir hüzün gibi günden güne çürüten... "Ya olmazsa." Bunu bağıran bir ben daha var bende sanki. Konuşuyor, konuşuyor... Susmuyor hiç! Bir rüzgar gibi savuruyor iyimser ne varsa, Bir kıvılcım gibi parlıyor her şeyde, Her yerde... İçim konuşuyor, İçim anlatıyor zamanla savaşını. Ben duyuyorum tüm zorlukları anlatışını, Sen... Sen hâlâ duymuyor musun? "Ya olmazsa" korkularımı...